2/ el-Bakara -47- Ey İsrâiloğulları! Size verdiğim nimeti ve vaktiyle sizi âlemlere üstün kıldığımı hatırlayın.
57- Ve üstünüze o bulutu gölge yaptık, ve size ihsân ettiğimiz hoş rızıklardan yiyin, diye üzerinize kudret helvası ve bıldırcın indirdik. Onlar, Bize zulmetmediler, lâkin kendi nefislerine zulmediyorlardı.
122- Ey İsrâiloğulları! Sizlere ihsân ettiğim nimetimi ve sizi vaktiyle âlemdeki ümmetlere üstün tuttuğumu hatırlayın!
5/ el-Mâide -20- Mûsâ kavmine şöyle demişti: "Ey kavmim! ALLÂH'ın size (lûtfettiği) nimetini hatırlayın. O, içinizden Peygamberler çıkardı. Sizi hükümdarlar yaptı. Ve âlemlerde hiçbir kimseye vermediğini size verdi."
10/ Yûnus -93- Gerçekten İsrâiloğulları'nı çok güzel bir yurda yerleştirdik ve onlara hoş nimetlerden rızıklar verdik. Anlaşmazlığa düşmeleri de kendilerine ilim geldikten sonra oldu. Şüphe yok ki, Rabbin, o anlaşmazlığa düştükleri konularda kıyamet günü aralarında hüküm verecektir.
44/ ed-Duhân -30- Andolsun ki Biz İsrâiloğullarını o aşağılayıcı azabdan kurtardık.
31- Firavun'dan da kurtardık çünkü o üstünlük taslayıp haddi aşan bir zorbaydı.
32- Andolsun ki Biz onları bilerek o zamanki âlemlere üstün kıldık.
33- Biz onlara içinde apaçık bir imtihan bulunan mucizeler verdik.
45/ el-Câsiye -16- Andolsun ki Biz, vaktiyle İsrâiloğulları'na kitap, hüküm ve Peygamberlik vermiştik. Onları temiz rızıklarla rızıklandırmıştık. Ve onları âlemlerden üstün kılmıştık.
*ALLÂH’IN İSRÂİLOĞULLARINA EMRİ
2/ el-Bakara -40- Ey İsrâiloğulları, size verdiğim nimetimi hatırlayın, Bana verdiğiniz sözü tutun ki, Ben de size verdiğim sözü tutayım ve sadece Ben’den korkun!
41- Yanınızdakini (Tevrât'ı) tasdîk edici olarak indirdiğim (Kur'ân)a îmân edin, O'nu, inkâr edenlerin ilki siz olmayın, Benim âyetlerimi birkaç paraya değişmeyin. Ancak Ben’den korkun.
42- Hakk’kı bâtıla karıştırıp da, bile bile hakk’kı gizlemeyin.
43- Hem namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, rükû’ edenlerle birlikte siz de rükû’ edin.
44- İnsanlara iyiliği emreder de kendinizi unutur musunuz? Halbuki kitap (Tevrât)ı okuyorsunuz. Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?
45- Bir de sabırla, namazla yardım isteyin. Şüphesiz bu, (ALLÂH'a) saygılı olanlardan başkasına ağır gelir.
46- Onlar ki, Rablerine kavuşacaklarını ve gerçekten O'na döneceklerini bilirler.
48- Ve öyle bir günden korunun ki, kimse kimsenin yerine bir şey ödeyemez, kimseden şefâat da kabul edilmez, kimseden fidye de alınmaz ve onlara hiçbir yardım da yapılmaz.
63- Hani bir zamanlar sizden mîsâk (sağlam bir söz) almıştık, Tûr'u üstünüze kaldırıp demiştik ki; size verdiğimiz kitaba kuvvetle tutunun ve içindekilerden gâfil olmayın, gerek ki, korunursunuz.
64- Sonra verdiğiniz sözün arkasından yüz çevirdiniz, eğer üzerinizde ALLÂH'ın lütfu ve rahmeti olmasa idi herhalde zarara uğrayanlardan olurdunuz.
7/ el-A’râf -161- Ve o vakit onlara denilmişti ki; Şu şehre yerleşin ve orada dilediğiniz şeylerden yiyin, günahlarımızı bağışla deyin ve secde ederek kapısından girin ki, suçlarınızı bağışlayalım. İyilere nimetlerimizi daha da arttıracağız.
162- İçlerinden bir kısım zalimler, sözü değiştirdiler, kendilerine söylenenden başka şekle soktular. Zulmü alışkanlık haline getirdikleri için Biz de üzerlerine gökten azab yağdırdık.
17/ el-İsrâ -2- Mûsâ'ya da kitap verdik ve Beni bırakıp başkasını vekîl edinmeyiniz diye onu İsrâiloğulları için bir hidâyet rehberi kıldık.
32/ es-Secde -24- Onların içinden, sabrettikleri zaman Bizim emrimizle doğru yola ileten önderler yetiştirmiştik. Onlar, Bizim âyetlerimize kesin bir şekilde inanıyorlardı.
*İSRÂİLOĞULLARININ BUZAĞIYI İLÂH EDİNMELERİ
2/ el-Bakara -51- Hani bir zamanlar Mûsâ'ya kırk gecelik vaad verdik de sonra siz onun arkasından buzağıyı put edindiniz ve o hâlinizle zalimler idiniz.
52- Sonra yine de sizi affettik, artık şükretmeniz gerekiyordu.
92- Celâlim hakk’kı için Mûsâ size belgelerle gelmişti de onun arkasından tuttunuz o buzağıya taptınız. Siz işte o zalimlersiniz.
93- Bir zamanlar size, "verdiğimiz kitaba kuvvetle sarılın ve onu dinleyin" diye Tûr'u tepenize kaldırıp mîsâkınızı aldık. (O yahûdîler): "Duyduk, dinledik, isyan ettik" dediler, kâfirlikleri yüzünden o buzağıyı yüreklerinde besleyip büyüttüler. De ki, "Eğer siz mü’min kimseler iseniz, bu îmânınız size ne çirkin şeyler emrediyor!”
*İSRÂİLOĞULLARININ CEBRAİL-aleyhisselâm-’A DÜŞMANLIKLARI
2/ el-Bakara -97- Söyle; her kim Cebrâil'e düşman ise iyi bilsin ki, Kur'ân'ı senin kalbine ALLÂH'ın izniyle kendinden önceki vahiyleri onaylayıcı, mü’minlere hidâyet ve müjde kaynağı olmak üzere o indirdi.
98- Her kim ALLÂH'a, ALLÂH'ın meleklerine, Peygamberlerine, Cebrâil ile Mîkâil'e düşman olursa, iyi bilsin ki, ALLÂH da o kâfirlerin düşmanıdır.
*İSRÂİLOĞULLARININ CUMARTESİ YASAĞINA UYMAMALARI
2/ el-Bakara -65- İçinizden cumartesi günü yasağını çiğneyenleri elbette bilirsiniz. İşte bundan dolayı onlara "sefil maymunlar olun!" dedik.
66- Bu ibret dolu cezayı öncekilere ve sonrakilere bir ders, korunacaklara da bir nasihat, bir öğüt yaptık.
4/ en-Nisâ -47- Ey kendilerine kitap verilenler! Gelin yanınızda bulunan (Tevrât)ı tasdîk etmek üzere inzal ettiğimiz bu kitaba îmân edin. Biz birtakım yüzleri silip de enselerine çevirmeden yahud cumartesi halkını (yahûdîleri) lânetlediğimiz gibi onları lânetlemeden önce îmân edin. Yoksa ALLÂH'ın emri mutlaka yerine gelecektir.
154- Söz vermeleri için Tûr dağını üzerlerine kaldırdık. Onlara: "O kapıdan secde ederek girin" dedik. Yine onlara: "Cumartesi yasağını çiğnemeyin" dedik ve onlardan sağlam bir söz aldık.
7/ el-A’râf -163- Bir de onlara, o deniz kıyısındaki şehrin başına gelenleri sor. O sırada onlar cumartesi yasağına riayet etmiyorlardı. Cumartesi günü balıklar akın akın geliyorlardı, yasak olmadığı gün gelmiyorlardı. Yoldan çıkıp sapıklık yaptıkları için Biz de onları işte böyle sınıyorduk.
16/ en-Nahl -124- Cumartesi günü (avlanmamak), ancak onda ihtilâfa düşenlere farz kılındı. Şüphesiz Rabbin onların ihtilâf edip durdukları şeyler hakkında kıyamet günü, aralarında elbette hükmünü verecektir.
*İSRÂİLOĞULLARININ ÂHİRET YURDUNUN SADECE KENDİLERİNE ÂİT OLDUĞUNU İDDİASI
2/ el-Bakara -94- De ki; ALLÂH yanında âhiret yurdu (cennet) başkalarının değil de yalnızca sizin ise, eğer iddiâ’nızda da sâdık iseniz haydi hemen ölümü temennî ediniz, ölmeyi cana minnet biliniz.
95- Fakat elleriyle işledikleri yüzünden onu hiçbir zaman temennî edemeyecekler. ALLÂH o zalimleri bilir.
*İSRÂİLOĞULLARININ HAYATA AŞIRI DÜŞKÜNLÜKLERİ
2/ el-Bakara -96- Elbette onları insanların hayata en hırslı, en düşkün olanları olarak bulacak, hattâ müşriklerden bile daha düşkün bulacaksın. Onların her biri bin sene ömür sürmeyi arzular, oysa uzun yaşamak kendisini azabdan kurtarıp uzaklaştıracak değildir. ALLÂH, onların neler yaptığını görüp duruyor.
*İSRÂİLOĞULLARININ HELÂL ŞEYLERİ KENDİLERİNE HARAM KILMALARI
4/ en-Nisâ -160-161- Yahûdîlerin zulmetmeleri ve birçok kimseleri ALLÂH yolundan alıkoymaları, yasaklandıkları halde fâiz almaları ve insanların mallarını haksız yere yemeleri sebebiyle daha önce kendilerine helâl kılınan temiz şeyleri haram kıldık. Onlardan kâfir olanlara can yakıcı bir azab hazırladık.
6/ el-En’âm -143- Sekiz çift: Koyundan iki, keçiden iki. De ki: "(ALLÂH), iki erkeği mi haram kıldı yoksa iki dişiyi mi, ya da iki dişinin rahimlerinde bulunan yavruları mı? Eğer doğru iseniz bana ilimle haber verin."
144- Ve deveden iki, sığırdan iki. De ki: (ALLÂH), "İki erkeği mi haram kıldı, yoksa iki dişiyi mi, ya da iki dişinin rahimlerinde bulunan yavruları mı? Yoksa, ALLÂH'ın size böyle vasiyyet ettiğine şâhidler mi oldunuz? (O'nun yanın damıydınız?). Böyle hiçbir bilgiye dayanmadan, insanları saptırmak için, ALLÂH'a karşı yalan uydurandan daha zalim kim olabilir? Şüphesiz ALLÂH, o zalimler topluluğunu doğru yola iletmez"
*İSRÂİLOĞULLARINDAN İNKÂR EDENLERİN, DÂVÛD VE MERYEMOĞLU ÎSÂ DİLİYLE LÂNETLENLENMESİ
5/ el-Mâide -78- İsrâiloğullarından inkâr edenler, Dâvûd ve Meryemoğlu Îsâ diliyle lânetlendi. Bu, onların isyan etmeleri ve hadlerini aşıyor olmalarından ötürüydü.
*İSRÂİLOĞULLARI VE FİRAVUN
2/ el-Bakara -49- (Hem hatırlayın ki bir zaman) sizi Firavun ailesinden de kurtardık, (onlar) size azabın en kötüsünü revâ görüyor, oğullarınızı boğazlıyor, kadınlarınızı sağ bırakıyorlardı. Ve bunda size Rabbiniz tarafından büyük bir imtihan vardı.
50- Hani bir zamanlar sizin için denizi yarıp, sizi kurtardık da Firavun'un adamlarını suda boğduk, siz de bakıp duruyordunuz.
7/ el-A’râf -141- Hani sizi, Firavun sülâlesinin elinden kurtardığımız zaman, hatırlasanıza, size azabın kötüsünü revâ görüyordu; oğullarınızı öldürüyorlar, kızlarınızı sağ bırakıyorlardı. Bunda sizin için Rabbiniz tarafından büyük imtihan vardı.
8/ el-Enfâl -54- Tıpkı Firavun'un izinden gidenlerle onlardan öncekilerin gidişi gibi, Rablerinin âyetlerini yalanladılar. Biz de onları günahları yüzünden helâk ettik. Firavun ile arkasından gidenleri suda boğduk. Hepsi de zalim idiler.
10/ Yûnus -90- Ve sonra İsrâiloğulları'nı denizden aşırdık. Firavun, düşmanca saldırmak için derhâl adamlarını ve askerlerini arkalarına düşürdü. Tâ ki, suda boğulmaya başlayınca "İnandım, gerçekten de İsrâiloğulları'nın îmân ettiğinden başka ilâh yoktur. Ben de ona teslim olanlardanım" dedi.
91- Şimdi mi? Oysa bundan önce hep isyan etmiştin ve fesatçılardan idin.
*İSRÂİLOĞULLARININ NİTELİKLERİ
2/ el-Bakara -76- Üstelik îmân edenlere rastladıklarında inandık derler, birbirleriyle baş başa kaldıkları zaman, "Rabbinizin huzûrunda aleyhinize delil olarak kullansınlar diye mi tutup ALLÂH'ın size açıkladığı gerçekleri onlara da söylüyorsunuz? Hiç aklınız yok mu be?" derlerdi.
100- O fâsıklar hem bunları tanımayacaklar, hem de ne zaman bir ahd üzerine andlaşma yapsalar, her defasında mutlaka içlerinden bir gürûh çıkıp onu bozacak ve atıverecek öyle mi? Hattâ az bir gürûh değil, onların çoğu ahid tanımaz îmânsızlardır.
3/ Âl-i İmrân -21- ALLÂH’ın âyetlerini inkâr edenler, Peygamberleri haksız yere öldürenler, insanlardan adâleti emredenleri öldürenler var ya, onları elem dolu bir azab ile müjdele.
22- İşte bunlar öyle kimselerdir ki, dünyada da âhirette de bütün yaptıkları boşa gitmiştir. Onların hiçbir yardımcıları da olmayacaktır.
23- Görmüyor musun, o kendilerine kitaptan bir nasîb verilmiş olanlar, aralarında hüküm vermek için ALLÂH'ın kitabına davet olunuyorlar da, sonra içlerinden bir kısmı yüz çevirerek dönüp gidiyorlar.
24- Bunun sebebi, onların "belli günlerden başka bize asla ateş azabı dokunmaz" demeleridir. Uydura geldikleri yalanlar dinlerinde kendilerini aldatmaktadır.
78- Onlardan (kitap ehlinden) bir grup var ki, kitap’tan olmadığı halde kitap’tan sanasınız diye (okudukları) kitap’tanmış gibi dillerini eğip bükerler ve, “Bu, ALLÂH katındandır” derler. Halbuki o, ALLÂH katından değildir. Bile bile ALLÂH’a karşı yalan söylerler.
4/ en-Nisâ -44- Kendilerine kitaptan bir nasîb verilmiş olanları görmüyor musun? Onlar, sapıklığı satın alıyorlar ve sizin de yoldan sapmanızı istiyorlar.
50- Bak nasıl da ALLÂH'a yalan uyduruyorlar. Apaçık bir günah olarak bu yeter.
51- "Şu kendilerine kitaptan (okuma yazmadan) bir nasîb verilmiş olanları görmüyor musun! Onlar puta ve şeytana inanıyorlar. Ve ALLÂH'ı tanımayanlara, "Bunlar, mü’minlerden daha doğru yoldadır" diyorlar.
52- Onlar, ALLÂH'ın lânet ettiği kimselerdir. ALLÂH kime lânet ederse artık ona asla bir yardımcı bulamazsın.
54- Yoksa onlar, ALLÂH'ın lütuf ve kereminden insanlara verdiği nimetleri kıskanıyorlar mı? Şüphesiz Biz, İbrâhîm ailesine de kitap ve hikmeti vermiştik. Hem de onlara büyük bir mülk ve saltanat ihsân ettik.
55- İşte o yahûdîlerden bir kısmı ona îmân etti. Bir kısmı da ondan yüz çevirdi. O îmân etmeyenlere cehennem alevi yeter.
5/ el-Mâide -43- İçinde ALLÂH'ın hükmü bulunan Tevrât yanlarında dururken seni nasıl hakem yapıyorlar da ondan sonra da dönüveriyorlar? Onlar inanıcı değillerdir.
61- Onlar, size geldikleri zaman, "îmân ettik" dediler. Oysa yanınıza kâfir olarak girip, kâfir olarak çıkmışlardır. ALLÂH, onların gizlediklerini çok iyi bilir.
62- Onlardan çoğunu, günah işlemede, düşmanlıkta ve haram yemede yarış ederken görürsün. Bu yaptıkları şeyler ne kötüdür!
63- Gerçek dindarların ve din bilginlerinin, onları günah olan bir söz söylemekten ve haram yemekten men’etmeleri gerekmez miydi? Yaptıkları şey ne kötüdür!
64- Yahûdîler, "ALLÂH'ın eli çok sıkıdır" dediler. Söyledikleri söz sebebiyle onların elleri bağlansın ve lânete uğrasınlar! Aksine ALLÂH'ın elleri açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onların çoğunun azgınlığını ve küfrünü azdırıyor. Biz, onların aralarına tâ kıyamete kadar düşmanlık ve kîn atmışızdır. Ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa, ALLÂH onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozgunculuğa koşarlar. Şüphesiz ALLÂH bozguncuları sevmez.
78- İsrâiloğulları'ndan küfredenler, Dâvûd ve Meryem'in oğlu Îsâ diliyle lânetlenmişlerdir. Bu, onların isyan etmeleri ve aşırı gitmeleri yüzündendi.
81- Eğer onlar, ALLÂH'a, Peygamber'e ve ona indirilen Kur'ân'a inanmış olsalardı, kâfirleri dost tutmazlardı. Fakat onların çoğu yoldan çıkmış kimselerdir.
16/ en-Nahl -118- Sana anlattıklarımızı, daha önce yahûdîlere de haram kılmıştık. Biz onlara zulmetmemiştik. Fakat onlar kendi kendilerine zulmetmişlerdi.
58/ el-Mücâdele -8- Gizli konuşmaktan men’edildikten sonra yine o men’edildikleri şeyi yapmaya kalkışarak günah, düşmanlık ve Peygamber'e karşı gelmek hususunda gizlice konuşanları görmedin mi? Onlar sana geldikleri zaman seni, ALLÂH'ın selâmlamadığı bir tarzda selâmlıyorlar. Kendi içlerinden de "bu söylediklerimiz yüzünden ALLÂH'ın bize azab etmesi gerekmez miydi?" derler. Cehennem onlara yeter. Oraya gireceklerdir, ne kötü dönüş yeridir orası!
59/ el-Haşr -11- Münâfıkların, kitap ehlinden inkâr eden dostlarına "Eğer siz yurdunuzdan çıkarılırsanız, mutlaka biz de sizinle beraber çıkarız sizin aleyhinizde kimseye asla uymayız. Eğer savaşa tutuşursanız, mutlaka yardım ederiz" dediklerini görmedin mi? ALLÂH, onların yalancı olduklarına şâhidlik eder.
12- Andolsun eğer onlar, çıkarılırsalar, onlarla beraber çıkmazlar, savaşa tutuşmuş olsalar, onlara yardım etmezler; yardım etseler bile arkalarını dönüp kaçarlar, sonra kendilerine de yardım edilmez.
13- Onların kalblerinde sizin korkunuz, ALLÂH'ın korkusundan fazladır. Böyledir, çünkü onlar anlamayan bir topluluktur.
14- Onlar toplu olarak sizinle savaşamazlar, ancak, müstahkem şehirlerde yahud duvarların ardından (sizinle savaşmak isterler). Kendi aralarındaki çekişmeleri şiddetlidir. Sen onları toplu sanırsın, oysa onların kalbleri dağınıktır. Böyledir, çünkü onlar aklını kullanmayan bir topluluktur.
15- (Bu yahûdîlerin durumu) kendilerinden az önce, işlerinin günahını tatmış olan, âhirette de kendileri için acı bir azab bulunan kimselerin (Bedir'de cezalarını bulan putperestlerin) durumu gibidir.
62/ el-Cum’a -5- Tevrât’la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerle kitap taşıyan eşeğin durumu gibidir. ALLÂH’ın âyetlerini inkâr eden topluluğun hâli ne kötüdür! ALLÂH, zalimler topluluğunu hidâyete erdirmez.
*İSRÂİLOĞULLARININ KELİMELERİ TAHRİF ETMELERİ
4/ en-Nisâ -46- Yahûdîlerden öyleleri var ki, (kelimeleri yerlerinden kaydırıp) tahrif ederek onları anlamlarından uzaklaştırırlar. Dillerini eğip bükerek ve dine saldırarak “İşittik, karşı geldik”, “İşit, işitmez olası!” “Râ’inâ” derler. Halbuki onlar, “İşittik ve itaat ettik; dinle ve bize bak” deselerdi bu kendileri için daha hayırlı olurdu. Fakat ALLÂH, küfürleri yüzünden kendilerini lânetlemiştir. Bu yüzden pek az îmân ederler.
*BENÎ İSRÂİL (İSRÂİLOĞULLARI)’NDA MAYMUNLAŞTIRILAN KAVİM
2/ el-Bakara -65- İçinizden cumartesi günü yasağını çiğneyenleri elbette bilirsiniz. İşte bundan dolayı onlara "sefil maymunlar olun!" dedik.
66- Bu ibret dolu cezayı öncekilere ve sonrakilere bir ders, korunacaklara da bir nasihat, bir öğüt yaptık.
*İSRÂİLOĞULLARININ HAZRETİ MERYEM’E İFTİRÂLARI
*Bühtan (a.i.); yalan, iftira.
4/ en-Nisâ -156- (Kalblerinin mühürlenmesinin diğer bir sebebi de Îsâ'yı) inkâr etmeleri ve Meryem'e büyük bir iftirada bulunmalarıdır.
*BENÎ İSRÂİL (İSRÂİLOĞULLARI)’NIN İSYANLARI VE CEZALANDIRILMALARI
2/ el-Bakara -85- Ama siz, birbirinizi öldüren, içinizden bir kesime karşı kötülük ve zulümde yardımlaşarak; size haram olduğu halde onları yurtlarından çıkaran, size esir olarak geldiklerinde ise, fidye verip kendilerini kurtaran kimselersiniz. Yoksa siz kitab’ın bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Artık sizden bunu yapanın cezası, dünya hayatında rezîl olmaktan başka bir şey değildir. Kıyamet gününde ise onlar azabın en şiddetlisine uğratılırlar. Çünkü ALLÂH yaptıklarınızdan habersiz değildir.
86- Bunlar, âhireti dünya hayatına satmış kimselerdir. Onun için bunlardan azab hafifletilmez ve kendilerine bir yerden yardım da gelmez.
3/ Âl-i İmrân -112- Onlar nerede bulunurlarsa bulunsunlar, ALLÂH’ın ve (mü’min) insanların güvencesine sığınmadıkça kendilerini zillet kaplamıştır. Onlar ALLÂH’ın gazabına uğradılar ve yoksulluk onları kapladı. Bunun sebebi onların; ALLÂH’ın âyetlerini inkâr ediyor ve Peygamberleri haksız yere öldürüyor olmaları idi. Bütün bunların sebebi ise, isyan etmekte ve (ALLÂH’ın koyduğu) sınırları çiğnemekte oluşları idi.
5/ el-Mâide -12- ALLÂH, İsrâiloğullarından söz almıştı. İçlerinden on iki müfettiş göndermiştik. ALLÂH şöyle demişti: " Ben, muhakkak sizinle beraberim. Namazı dosdoğru kıldığınız, zekâtı verdiğiniz, Peygamberlerime îmân ettiğiniz ve onlara yardımda bulunduğunuz, (mallarınızı) ALLÂH yolunda güzelce sarf ettiğiniz takdirde, günahlarınızı mutlaka örter ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere korum. Fakat sizden her kim de, bundan sonra küfrederse, dosdoğru yoldan sapmış olur.”
13- Sözlerini bozdukları için onları lânetledik ve kalblerini katılaştırdık. Kelimeleri yerlerinden değiştiriyorlar. Uyarıldıkları şeyden pay almayı unuttular. İçlerinden pek azı hariç, dâima onlardan hâinlik görürsün. Yine de onları affet, aldırma. Çünkü ALLÂH güzel davrananları sever.
14- "Biz hıristiyanız" diyenlerden de söz almıştık. Onlar da kendilerine hatırlatılan şeylerin çoğunu unutmuşlardı. Biz de onların arasına, kıyamete kadar sürecek kîn ve düşmanlık soktuk. ALLÂH, -ne yapmış olduklarını onlara- elbette haber verecektir.
32- Bunun içindir ki, İsrâiloğulları'na: "Kim, bir cana kıymayan veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayan bir nefsi öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir nefsin yaşamasına sebep olursa, bütün insanları yaşatmış gibi olur" hükmünü yazdık (farz kıldık). Şüphesiz ki onlara Peygamberlerimiz açık delillerle geldiler. Yine de bundan sonra onların birçoğu yeryüzünde aşırı gitmektedirler.
49- Aralarında ALLÂH'ın indirdiğiyle hükmet. Onların keyiflerine uyma. ALLÂH'ın sana indirdiğinin bir kısmından seni saptırmalarından sakın. Eğer ALLÂH'ın hükmünden yüz çevirirlerse, bil ki ALLÂH, bir kısım günahları sebebiyle onları musîbete uğratmak istiyor. Muhakkak ki insanların çoğu yoldan çıkanlardır.
70- Andolsun Biz, İsrâiloğulları'ndan söz aldık ve onlara Peygamberler gönderdik. Fakat ne zaman onlara bir Peygamber nefislerinin hoşlanmadığı bir şey getirmişse, bunlardan bir kısmını yalanlamışlar, bir kısmını da öldürmüşlerdir.
71- Onlar, bir fitne kopmayacak sandılar, kör ve sağır kesildiler. Sonra ALLÂH onların tevbesini kabul etti. Sonra yine onların çoğu kör, sağır kesildiler. ALLÂH, onların yaptıklarını görüyor.
78- İsrâiloğulları'ndan küfredenler, Dâvûd ve Meryem'in oğlu Îsâ diliyle lânetlenmişlerdir. Bu, onların isyan etmeleri ve aşırı gitmeleri yüzündendi.
81- Eğer onlar, ALLÂH'a, Peygamber'e ve ona indirilen Kur'ân'a inanmış olsalardı, kâfirleri dost tutmazlardı. Fakat onların çoğu yoldan çıkmış kimselerdir.
6/ el-En’âm -146- Yahûdîlere bütün tırnaklı hayvanları haram kıldık. Sırtlarında, yahud bağırsaklarında bulunan, ya da kemiğe karışan yağlar dışında, sığır ve koyunun da, yağlarını onlara haram ettik. Saldırganlıkları yüzünden onları böyle cezalandırdık. Biz elbette doğru söyleyenleriz.
147- Eğer seni yalanladılarsa, de ki: "Rabbiniz geniş rahmet sahibidir. Bununla beraber O'nun azabı da suçlu toplumdan geri çevrilmez."
7/ el-A’râf -152- Şüphesiz o buzağıyı ilâh edinenlere Rablerinden bir gazab, dünya hayatında iken de bir zillet erişecektir. İşte Biz, iftiracıları böyle cezalandırırız.
155- Bir de Mûsâ, mîkatımız için (ta’yîn ettiğimiz vakitte tevbe için) kavminden yetmiş erkek seçti. Ne zaman ki, bunları o sarsıntı yakaladı, işte o zaman Mûsâ: "Rabbim! dedi, dileseydin bunları da, beni de daha önce helâk ederdin. Şimdi bizi, içimizdeki o beyinsizlerin yaptıkları yüzünden helâk mi edeceksin? O iş de Senin imtihanından başka bir şey değildi. Sen bu imtihanla dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini de hidâyete erdirirsin. Bizim velîmiz Sen’sin. Artık bizi bağışla, merhamet et, Sen bağışlayanların en hayırlısısın."
163- Bir de onlara, o deniz kıyısındaki şehrin başına gelenleri sor. O sırada onlar cumartesi yasağına riayet etmiyorlardı. Cumartesi günü balıklar akın akın geliyorlardı, yasak olmadığı gün gelmiyorlardı. Yoldan çıkıp sapıklık yaptıkları için Biz de onları işte böyle sınıyorduk.
164- İçlerinden bir topluluk, "ALLÂH'ın helâk edeceği, ya da çetin bir azabla cezalandıracağı bir kavme ne diye nasihat ediyorsunuz" dediği vakit, o uyarıda bulunanlar dediler ki; "Rabbiniz tarafından mâzûr görülmemiz için, bir de belki günahlardan sakınırlar diye."
165- Onlar yapılan bunca nasihati unuttukları zaman, o kötülükten sakındıranları kurtardık, o zalimleri de fenâ hareketlerinden dolayı şiddetli bir azaba uğrattık.
166- Böylece onlar kibre kapılıp yasak kılınan şeylerden vazgeçmeyince, Biz de onlara, hor ve zelîl maymunlar olun, dedik.
167- O Vakit Rabbin işte şu ahdi ilan edip bildirdi ki: Kıyamet gününe kadar onlara en kötü muâmeleyi yapacak olan kimseleri başlarına gönderecektir. Muhakkak ki, Rabbin hızla cezalandırandır ve yine muhakkak ki O, çok affedici, çok merhametlidir.
168- Ve onları yeryüzünde birçok ümmetlere ayırdık. İçlerinde iyi olanları da vardı, olmayanları da. Onları Biz, bazen nimetlerle, bazen da musîbetlerle imtihana çektik. Sonunda belki hakk’ka dönerler diye.
171- Hani bir zamanlar Biz o dağı gölgelik gibi tepelerine çekmiştik de üzerlerine düşüyor zannettikleri bir sırada demiştik ki; "size verdiğimiz kitabı kuvvetle tutun ve içindekini hatırınızdan çıkarmayın, umulur ki korunursunuz."
175- Onlara, kendisine âyetlerimizi sunduğumuz o adamın kıssasını da anlat; âyetlerden sıyrılıp çıktı, derken onu şeytan arkasına taktı, en sonunda da helâk olanlardan oldu.
176- Ve eğer dileseydik onu o âyetlerle yüceltirdik, fakat o alçaklığa saplandı kaldı ve kendi keyfinin ardına düştü. Artık onun ibret verici hâli o köpeğin haline benzer ki, üzerine varsan da dilini uzatır solur, bıraksan da solur. İşte bu, âyetlerimizi inkâr eden kavmin misâlidir. Bu kıssayı iyice anlat, belki biraz düşünürler.
177- Âyetlerimizi inkâr edip, sırf kendilerine zulmeden o kavmin hâli ne kadar kötüdür!
17/ el-İsrâ -4- Biz İsrâiloğulları'na Tevrât'ta şu hükmü verdik: "Muhakkak siz, yeryüzünde iki defa fesat çıkaracaksınız ve muhakkak büyük bir yükselişle yükseleceksiniz."
5- Birincisinin zamanı gelince, üzerinize güçlü kuvvetli kullarımızı gönderdik. Onlar, evlerin aralarına girip araştırdılar. Bu yerine getirilmesi gereken bir vaad idi.
6- Sonra sizi tekrar o istilacılar üzerine gâlib kıldık ve size mallarla ve oğullarla yardım ettik. Ve toplum olarak sizin sayınızı artırdık.
7- Eğer iyilik ederseniz, kendinize iyilik etmiş olursunuz ve eğer kötülük ederseniz yine kendinizedir. Artık diğer fesâdınızın zamanı gelince, yüzlerinizi üzüntüye sokmaları, kötülük yapmaları ve ilk kez girdikleri gibi yine Beyt-i Makdis'e girmeleri, ele geçirdikleri yerleri mahvetmeleri için onları tekrar göndereceğiz.
8- Olur ki Rabbiniz size merhamet eder. Ama siz tekrar dönerseniz Biz de döneriz. Cehennemi, kâfirler için kuşatıcı bir zindan yaptık.
22/ el-Hac -42- (Ey Muhammed!) Eğer seni (müşrikler) yalanlıyorlarsa bil ki onlardan önce Nûh kavmi, Âd ve Semûd (kavimleri de kendi Peygamberlerini) yalancı saydılar.
43- İbrâhîm'in kavmi de, Lût'un kavmi de (Peygamberlerini) yalancı saydılar.
44- (Şu’ayb'ın kavmi olan) Medyen halkı da (Şûayb'ı) yalanladı. Mûsâ da (Firavun tarafından) yalanlandı. Ben de o kâfirlere bir süre verdim. Sonra da onları yakalayıverdim. Beni tanımamak nasılmış görsünler.
*İSRÂİLOĞULLARININ ALLÂH’I GÖRMEK İSTEMELERİ
2/ el-Bakara -55- Hani siz, “Ey Mûsâ! Biz ALLÂH’ı açıktan açığa görmedikçe sana asla inanmayız” demiştiniz. Bunun üzerine siz bakıp dururken sizi yıldırım çarpmıştı.
4/ en-Nisâ -153- Kitap ehli, senden, kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyorlar. Mûsâ'dan bundan daha büyüğünü istemişler ve: "ALLÂH'ı bize açıkça göster" demişlerdi. Haksızlıkları sebebiyle onları yıldırım çarptı. Sonra kendilerine açık deliller geldiği halde buzağıyı (ilâh) edinmişlerdi. Onları bundan dolayı da affettik. Ve Mûsâ'ya açık bir delil (yetki) verdik.
*İSRÂİLOĞULLARININ MUKADDES TOPRAKLARA GİRMELERİ
2/ el-Bakara -58- Hani bir zamanlar "Şu şehre girin de onun nimetlerinden dilediğiniz şekilde bol bol yiyin ve kapıdan secde ederek girin ve bizi bağışla, deyin ki, size, hatâlarınızı mağfiret ediverelim, iyilik yapanlara nimetlerimizi daha da arttıracağız" dedik.
5/ el-Mâide -21- "Ey kavmim, ALLÂH'ın size yazdığı mukaddes toprağa girin, geriye dönmeyin, yoksa kayba uğrarsınız."
22- Onlar da: "Ey Mûsâ! Orada zorba bir kavim var. Onlar oradan çıkmadıkça biz oraya asla giremeyiz. Eğer oradan çıkarlarsa, şüphesiz biz de gireriz" dediler.
23- Korkanların içinden ALLÂH’ın kendilerine nimet verdiği iki adam şöyle demişti: “Onların üzerine kapıdan girin. Oraya girdiniz mi artık siz kuşkusuz gâliblersiniz. Eğer mü’minler iseniz yalnızca ALLÂH’a tevekkül edin.”
24- Kavmi Mûsâ'ya: "Ey Mûsâ! Onlar orada olduğu sürece biz oraya asla girmeyiz. Sen ve Rabb'in gidin savaşın. Biz burada oturacağız" dediler.
25- Mûsâ: "Ey Rabbim! Ben, kendimle kardeşimden başkasına söz geçiremiyorum, artık bizimle bu fâsık kavmin arasını ayır" dedi.
26- ALLÂH Mûsâ'ya şöyle dedi: "Kırk sene o mukaddes yer onlara haram kılınmıştır. Yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşacaklar. O fâsık kavim için üzülme!"
*İSRÂİLOĞULLARININ PEYGAMBERLERİ YALANLAMALARI
2/ el-Bakara -88- (Yahûdîler, Peygamberimize karşı alaylı bir ifade ile): "Bizim kalblerimiz kılıflıdır" dediler. Bilâkis ALLÂH, onları kâfirlikleri yüzünden lânetledi. Bundan dolayı çok az îmâna gelirler.
3/ Âl-i İmrân -184- Eğer seni yalanladılarsa, senden önce açık deliller, hikmetli sayfalar ve aydınlatıcı kitap getiren Peygamberler de yalanlanmıştı.
5/ el-Mâide -70- Andolsun Biz, İsrâiloğulları'ndan söz aldık ve onlara Peygamberler gönderdik. Fakat ne zaman onlara bir Peygamber nefislerinin hoşlanmadığı bir şey getirmişse, bunlardan bir kısmını yalanlamışlar, bir kısmını da öldürmüşlerdir.
71- Onlar, bir fitne kopmayacak sandılar, kör ve sağır kesildiler. Sonra ALLÂH onların tevbesini kabul etti. Sonra yine onların çoğu kör, sağır kesildiler. ALLÂH, onların yaptıklarını görüyor.
6/ el-En’âm -57- De ki: "Ben Rabbimden apaçık bir delile dayanmaktayım, siz ise onu yalanladınız. O çabuk gelmesini istediğiniz azab benim elimde değildir, hüküm ancak ALLÂH'a aittir, gerçeği O anlatır ve O, hakk’kı bâtıldan ayırt edenlerin en hayırlısıdır".
*İSRÂİLOĞULLARININ HAZRETİ MÛSÂ-aleyhisselâm-’I İNCİTMELERİ
61/ es-Saff -5- Bir zaman Mûsâ, kavmine: "Ey kavmim! Benim, ALLÂH'ın size gönderdiği elçisi olduğumu bildiğiniz halde niçin beni incitiyorsunuz?" demişti. Onlar eğrilince, ALLÂH da kalblerini eğriltti. ALLÂH fâsıkları doğru yola iletmez.
*İSRÂİLOĞULLARININ İLÂHİ KELÂMLARI DEĞİŞTİRMELERİ
2/ el-Bakara -59- Bunun üzerine o zulme devam edenler sözü değiştirdiler, onu kendilerine söylenildiğinden başka bir şekle soktular. Biz de kötülük yaptıkları için o zalimlere murdâr bir azab indirdik.
*İSRÂİLOĞULLARININ PEYGAMBERLERİ ŞEHİD ETMELERİ
2/ el-Bakara -61- Hani bir zamanlar, "Ey Mûsâ, biz tek çeşit yemeğe asla katlanamayacağız, yeter artık bizim için Rabbine duâ’ et de bize yerin yetiştirdiği şeylerden; sebzesinden, kabağından, sarımsağından, mercimeğinden ve soğanından çıkarsın" dediniz. O da size "O üstün olanı daha aşağı olanla değiştirmek mi istiyorsunuz? Bir kasabaya konaklayın o vakit istediğiniz elbette olacaktır" dedi. Üzerlerine zillet ve meskenet damgası vuruldu ve nihayet ALLÂH'dan bir gazaba uğradılar. Evet öyle oldu, çünkü ALLÂH'ın âyetlerini inkâr ediyorlar ve haksız yere Peygamberleri öldürüyorlardı. Evet öyle oldu, çünkü isyana dalıyorlar ve aşırı gidiyorlardı.
87- Andolsun, Mûsâ’ya kitabı (Tevrât’ı) verdik. Ondan sonra ardarda Peygamberler gönderdik. Meryemoğlu Îsâ’ya mucizeler verdik. Onu Rûhu’l-Kudüs (Cebrâil) ile destekledik. Size herhangi bir Peygamber, hoşunuza gitmeyen bir şey getirdikçe, kibirlenip (onların) bir kısmını yalanlayıp bir kısmını da öldürmediniz mi?
91- Onlara, "ALLÂH ne indirdiyse ona îmân edin" denildiği zaman, onlar "Biz kendimize indirilene îmân ederiz" derler ve ondan başkasını inkâr ederler. Oysa yanlarındaki Tevrât'ı tasdîk eden gerçek vahiy odur. Onlara de ki; "Peki madem gerçek mü’min sizsiniz de ne diye daha önce ALLÂH'ın Peygamberlerini öldürüyordunuz?
3/ Âl-i İmrân -181- ALLÂH, "Şüphesiz ALLÂH fakirdir, biz zenginiz" diyenlerin lafını elbette duymuştur. Onların söylediklerini ve Peygamberleri haksız yere öldürmelerini yazacağız ve şöyle diyeceğiz: "Tadın o yakıcı azabı!".
182- "Bu, kendi ellerinizin yapıp öne sürdüğünün karşılığıdır". ALLÂH kullar(ın)a asla zulmetmez.
183- "Ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiç bir Peygambere îmân etmeyeceğimize dâir ALLÂH bize ahidde bulundu" diyenlere de ki: "Benden önce size bazı Peygamberler açık belgelerle ve sizin dediğiniz şeyle geldi. Eğer doğru insanlarsanız, ya onları niçin öldürdünüz?"
4/ en-Nisâ -155- Verdikleri sözden dönmeleri, ALLÂH'ın âyetlerini inkâr etmeleri, haksız yere Peygamberlerini öldürmeleri ve "kalblerimiz kılıflıdır" demelerinden dolayı (başlarına türlü belâlar verdik). Doğrusu ALLÂH, inkârları sebebiyle onların kalblerini mühürlemiştir. Pek azı hariç onlar inanmazlar.
*İSRÂİLOĞULLARININ SIĞIR KESME HÂDİSESİ
(Bkz: Hazreti Mûsâ-aleyhisselâm-)
*İSRÂİLOĞULLARININ TEVRÂT’I İHMÂL ETMELERİ
4/ en-Nisâ -66- Eğer Biz onlara: "Kendinizi öldürün, veya yurtlarınızdan çıkın" diye yazmış olsaydık, içlerinden pek azı hariç, bunu yapamazlardı. Fakat kendilerine verilen öğütleri tutsalardı, elbette haklarında hem daha hayırlı, hem de daha sağlam olurdu.
*İSRÂİLOĞULLARININ TEVRÂT’I TAHRİF ETMELERİ
2/ el-Bakara -75- Şimdi bunların, size hemen inanacaklarını ümit mi ediyorsunuz? Halbuki bunlardan bir grup vardı ki, ALLÂH'ın kelâmını işitirlerdi de sonra ona akılları yattığı halde bile bile onu tahrif ederlerdi.
78- Bunların bir de ümmî takımı vardır; kitab’ı (Tevrât’ı) bilmezler. Bütün bildikleri kulaktan dolma şeylerdir. Onlar sadece zann ve tahmînde bulunuyorlar.
79- Artık o kimselerin vay haline ki, kendi elleriyle kitap yazarlar da sonra biraz para almak için "Bu ALLÂH katındandır" derler. Artık vay o elleriyle yazdıkları yüzünden onlara, vay o kazandıkları vebal yüzünden onlara!..
“Yahûdi din bilginleri, Hazreti Muhammed-sallâllâhüaleyhivesellem- ile ilgili Tevrâtta bulunan “Âhir zaman Peygamberi; güler yüzlü, kıvırcık saçlı, sürme gözlü, orta boylu” gibi nitelikleri; uzun boylu, mavi gözlü, düz saçlı gibi ifadelerle değiştirdiler.” (Rûhu’l Beyân)
3/ Âl-i İmrân -78- Kitap ehlinden öyle bir gürûh da vardır ki, siz onu kitaptan sanasınız diye, dillerini kitaba doğru eğip bükerler. Halbuki o, kitaptan değildir. "Bu, ALLÂH katındandır" derler; oysa o, ALLÂH katından değildir. ALLÂH'a karşı, kendileri bilip dururken, yalan söylerler.
5/ el-Mâide -13- Sonra bu misaklarını nakzettikleri içindir ki biz onları lâ'netledik ve kalblerini kas katı ettik, kelimeleri yerlerinden oynatarak tahrif ederler, ıhtar edildikleri hakikatlerden hazz almayı unuttular, içlerinden pek azı müstesna olmak üzere onlardan daima bir hainliğe muttali' olur durursun, yine sen onlardan afvet ve aldırma, çünkü ALLÂH ihsan edenleri sever.
41- Ey Peygamber, ağızlarıyla "inandık" deyip, kalbleriyle inanmamış olanlardan ve yahûdîlerden küfürde yarış edenler seni üzmesin. Onlar yalana kulak verirler, sana gelmeyen diğer bir topluluğa kulak verirler, kelimeleri yerlerinden değiştirirler, "eğer size bu verilirse alın, bu verilmezse sakının" derler. ALLÂH birini şaşırtmak isterse, sen onun için ALLÂH'a karşı hiçbir şey yapamazsın. Onlar öyle kimselerdir ki, ALLÂH, onların kalblerini temizlemek istememiştir. Onlar için dünyada rezillik var ve yine onlar için âhirette de büyük bir azab vardır.
7/ el-A’râf -169- Derken kitabı (Tevrât'ı) mîras alan bozuk bir nesil bunların yerini aldı. Bize nasıl olsa mağfiret edilecek diyerek, şu alçak dünya malını alıyorlar, yine onun gibi bir mal ve rüşvet gelse onu da alırlar. ALLÂH'a karşı hakk’tan başka bir şey söylemeyeceklerine dâir kendilerinden o kitabın hükmü üzere mîsâk alınmamış mıydı? Ve onun içindekileri okuyup öğrenmemişler miydi? Oysa âhiret yurdu ALLÂH’dan korkanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?
*İSRÂİLOĞULLARININ TEVRÂT’IN BAZI HÜKÜMLERİNİ GİZLEMELERİ
2/ el-Bakara -77- Peki bilmezler mi ki, onlar neyi sır olarak saklar ve neyi açıkça söylerlerse ALLÂH hepsini bilir.
146- O kendilerine kitap verdiğimiz ümmetlerin âlimleri onu o Peygamberi oğullarını tanır gibi tanırlar, böyle iken içlerinden bir takımı gerçeği bile bile gizlerler.
159- İndirdiğimiz apaçık delilleri ve hidâyetin kendisi olan âyetleri insanlar için Biz kitapta açıkladıktan sonra gizleyenler var ya mutlaka onlara ALLÂH lânet eder. Lânet edebilecek olanlar da lânet ederler.
160- Ancak tevbe edip hâlini düzelterek gerçeği söyleyenler başka. İşte onları Ben bağışlarım. Ben çok merhamet ediciyim, tevbeleri çokça kabul ederim.
174- ALLÂH'ın indirdiği kitaptan bir şeyi gizleyip de bununla biraz para alanlar gerçekten karınları dolusu ateşten başka bir şey yemezler. Kıyamet günü ALLÂH onlara ne söz söyler, ne de kendilerini temize çıkarır. Onlara sadece acı veren bir azab vardır.
176- Şüphesiz ki ALLÂH kitabı hakk bir sebeple indirmiştir. Kitap hakkında ihtilâfa düşenler ise, şüphesiz hakk’tan uzak, bir anlaşmazlık içindedirler.
3/ Âl-i İmrân -77- ALLÂH'a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir paraya satanlar var ya, işte onların âhirette bir payı yoktur, ALLÂH kıyamet günü onlarla hiç konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir. Onlar için acı bir azab vardır.
*İSRÂİLOĞULLARININ “ALLÂH İNSANLARA HİÇBİRŞEY GÖNDERMEMİŞTİR” İDDİALARI
6/ el-En’âm -91- Onlar: "ALLÂH insanlara hiçbir şey göndermemiştir" demekle, ALLÂH'ı gereği gibi tanıyamadılar. De ki: Mûsâ'nın insanlara aydınlık ve hidâyet olmak üzere getirdiği, sizin parça parça kâğıtlara çevirdiğiniz, bir kısmını belli ettiğiniz, birçoğunu gizlediğiniz, sizinle babalarınızın, sayesinde bilmediğiniz birçok şeyleri öğrendiğiniz kitab'ı kim gönderdi? (Onlara karşı sen) "ALLÂH" de. Sonra onları bırak, boş laflara dalarak oyalansınlar.
*İSRÂİLOĞULLARININ TİH ÇÖL’ÜNDE DOLAŞMALARI
5/ el-Mâide -24- Kavmi Mûsâ'ya: "Ey Mûsâ! Onlar orada olduğu sürece biz oraya asla girmeyiz. Sen ve Rabb'in gidin savaşın. Biz burada oturacağız" dediler.
25- Mûsâ: "Ey Rabbim! Ben, kendimle kardeşimden başkasına söz geçiremiyorum, artık bizimle bu fâsık kavmin arasını ayır" dedi.
26- ALLÂH Mûsâ'ya şöyle dedi: "Kırk sene o mukaddes yer onlara haram kılınmıştır. Yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşacaklar. O fâsık kavim için üzülme!".