2/ el-Bakara -229- Boşamak (talâk) iki defadır. Ondan sonrası ya iyilikle tutmak veya güzellikle salmaktır. Onlara verdiklerinizden bir şey almanız da size helâl olmaz. Ancak ALLÂH'ın çizdiği hududda duramayacaklarından korkmaları başka. Eğer siz de bunların, ALLÂH'ın çizdiği hududda duramayacaklarından korkarsanız, kadının, ayrılmak için hakkından vazgeçmesinde artık ikisine de günah yoktur. İşte bunlar, ALLÂH'ın çizdiği hudûdudur. Sakın bunları aşmayın, her kim ALLÂH'ın hudûdunu aşarsa, işte onlar zalimlerdir.
237- Eğer onları, kendilerine dokunmadan önce boşar ve mehri de kesmiş bulunursanız, o zaman borç, o kestiğiniz miktarın yarısıdır. Ancak kadınlar veya nikâh akdini elinde bulunduran kimse bağışlarsa başka. Ey erkekler! Sizin bağışlamanız ise takvâya daha yakındır. Aranızdaki fazîleti unutmayın şüphesiz ki ALLÂH, her ne yaparsanız hakkıyla görür.
3/ Âl-i İmrân -103- Hep birlikte ALLÂH’ın ipine sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. ALLÂH’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de o, kalblerinizi birleştirmişti. İşte onun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de o sizi oradan kurtarmıştı. İşte ALLÂH size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.
134- Şol müttakîler ki bollukta ve darlıkta infak ederler ve kızdıkları zaman öfkelerini yutarlar ve nâsın kusurlarını afvedicidirler. ALLÂH’da Muhsinleri sever.
159- ALLÂH’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Şâyet sen kaba ve katı yürekli olsaydın, onlar senin etrâfından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için ALLÂH’dan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşâvere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık ALLÂH’a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz ALLÂH, tevekkül edenleri sever.
4/ en-Nisâ -1- Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan eşini yaratıp ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinizden korkun; kendi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz ALLÂH'dan ve akrabalık (bağlarını kırmak)tan sakının. Şüphesiz ALLÂH sizin üzerinizde gözeticidir.
54- Yoksa onlar, ALLÂH'ın lütuf ve kereminden insanlara verdiği nimetleri kıskanıyorlar mı? Şüphesiz Biz, İbrâhîm ailesine de kitap ve hikmeti vermiştik. Hem de onlara büyük bir mülk ve saltanat ihsân ettik.
105- Biz sana kitab (Kur'ân)ı hakk olarak inzal ettik ki, insanlar arasında ALLÂH'ın sana gösterdiği şekilde hüküm veresin. Sakın hâinlerin savunucusu olma!
114- Onların fısıldaşmalarının çoğunda hayır yoktur. Ancak bir sadaka vermeyi veya iyilik yapmayı veya insanların arasını düzeltmeyi emreden(lerin fısıldaşmaları) müstesnâdır. Artık kim ALLÂH’ın rızasını arayarak böyle yaparsa, bunun üzerine ilerde ona büyük bir mükâfat vereceğiz.
128- Eğer bir kadın kocasının geçimsizliğinden, yahud kendisinden yüz çevirmesinden endişe ederse, aralarında bir sulh yapmalarında, onlara bir günah yoktur. Sulh hep hayırlıdır. Zâten nefisler kıskançlığa hazırdır. Eğer iyi geçinir ve geçimsizlikten sakınırsanız, şüphesiz ALLÂH yaptıklarınızdan haberdardır.
5/ el-Mâide -13- Sözlerini bozdukları için onları lânetledik ve kalblerini katılaştırdık. Kelimeleri yerlerinden değiştiriyorlar. Uyarıldıkları şeyden pay almayı unuttular. İçlerinden pek azı hariç, dâima onlardan hâinlik görürsün. Yine de onları affet, aldırma. Çünkü ALLÂH güzel davrananları sever.
7/ el-A’râf -199- Sen affetme yolunu tut, iyi ve güzel olanı da emret ve câhillerden uzaklaş!
16/ en-Nahl -90- Şüphesiz ki ALLÂH, size adâleti, iyilik yapmayı ve yakınlara bakmayı emreder; hayâsızlıktan, fenâlıktan ve azgınlıktan nehyeder. Öğüt almanız için size böyle öğüt verir.
126- Eğer (bir suçtan dolayı) ceza verecek olursanız size yapılan azab ve cezanın misli ile ceza verin. Ama sabrederseniz, elbette o, sabredenler için daha hayırlıdır.
17/ el-İsrâ -23- Rabbin kesin olarak şunları emretti: Ancak kendisine ibâdet edin, anne ve babaya iyilik edin. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, sakın onlara "öf" bile deme ve onları azarlama. İkisine de tatlı ve güzel söz söyle.
24- İkisine de acıyarak tevazu kanatlarını indir. Ve şöyle de: "Ey Rabbim! Onların beni küçükten terbiye edip yetiştirdikleri gibi, Sen de kendilerine merhamet et."
53- Mü’min kullarıma söyle de en güzel olan sözü söylesinler. Çünkü şeytan aralarına fesat sokar. Şüphesiz şeytan, insan için apaçık bir düşmandır.
25/ el-Furkân -63- Rahmân’ın kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürüyen kimselerdir. Câhiller onlara laf attıkları zaman, “selâm!” der (geçer)ler.
72- Onlar (o mü’minlerdir) ki, yalan yere şâhidlik etmezler; boş şeyler (söz ve hareketler) ile karşılaştıkları zaman, (yüz çevirerek) vakarla geçip giderler.
28/ el-Kasas -55- Onlar, boş söz işittikleri zaman, ondan yüz çevirirler ve "Bizim işlerimiz bize, sizin işleriniz size. Size selâm olsun. Biz kendini bilmezleri istemeyiz" derler.
41/ Fussilet -33- ALLÂH’a çağıran, sâlih amel işleyen ve “Kuşkusuz ben müslümanlardanım” diyenden daha güzel sözlü kimdir?
34- Hem iyilik de bir değildir, kötülük de. Kötülüğü en güzel bir şekilde sav. O zaman seninle kendi arasında bir düşmanlık olan kişinin, sanki samimi bir dost gibi olduğunu görürsün.
35- Bu olgunluğa ancak sabredenler kavuşturulur, buna ancak hayırdan büyük bir pay sahibi olan kavuşturulur.
42/ eş-Şûrâ -23- İşte bu ALLÂH’ın, inanıp sâlih ameller işleyen kullarına müjdelediği şeydir. De ki: “Ben buna (yaptığım tebliğ görevine) karşılık sizden, akrabalıktan doğan sevgiden başka bir ücret istemiyorum.” Kim güzel bir iş yaparsa, onun iyiliğini artırırız. Şüphesiz ALLÂH, çok bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir.
36-37-38-39- (Dünyalık olarak) size her ne verilmişse, bu dünya hayatının geçimliğidir. ALLÂH’ın yanında bulunanlar ise daha hayırlı ve kalıcıdır. Bu mükafat, inananlar ve Rablerine tevekkül edenler, büyük günahlardan ve çirkin işlerden kaçınanlar, öfkelendikleri zaman bağışlayanlar, Rablerinin çağrısına cevap verenler ve namazı dosdoğru kılanlar; işleri, aralarında şûrâ (danışma) ile olanlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan ALLÂH yolunda harcayanlar, bir saldırıya uğradıkları zaman, aralarında yardımlaşanlar içindir.
43- Her kim de sabreder ve bağışlarsa, işte bu elbette azmedilecek işlerdendir.
47/ Sûre-i Muhammed -22- Demek siz iş başına gelecek olursanız yeryüzünde bozgunculuk çıkaracaksınız ve akrabalık bağlarınızı koparacaksınız öyle mi?
49/ el-Hucurât -10-11-12- Mü’minler ancak ihvandırlar. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve ALLÂH’dan korkun ki rahmete eresiniz. Ey îmân edenler! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da diğer kadınları alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kötü) lakaplarla çağırmayın. îmândan sonra fasıklık ne kötü bir namdır! Kim de tövbe etmezse, işte onlar zâlimlerin ta kendileridir. Ey îmân edenler! Zannın birçoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerini arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde ALLÂH’dan korkun. Şüphesiz ALLÂH, tevbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.
59/ el-Haşr -10- Onlardan sonra gelenler derler ki: "Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanan kardeşlerimizi bağışla, kalblerimizde inananlara karşı bir kîn bırakma! Rabbimiz! Sen çok şefkatli, çok merhametlisin!"
74/ el-Müddessir -6- Yaptığını çok görerek başa kakma.
93/ ed-Duha’-9-10- Öyleyse sakın yetimi ezme. Sâil’i de sakın azarlama.
(Mârifetname)