İNFÂK(ALLÂH YOLUNDA HARCAMAK)

İNFÂK (*)

*Sözlükte; bitirmek, yok etmek, yoksul düşmek, malı ve parayı elden çıkarmak anlamlarına gelen infak, dinî bir bir terim olarak, Allâh’ın hoşnutluğunu kazanma amacıyla kişinin kendi servetinden harcamada bulunması, ihtiyaç sahiplerine aynî ve nakdî yardım etmesi demektir. Bu yönüyle infak, hem farz olan zekâtı hem de gönüllü olarak yapılan her çeşit hayrı içerir. İnsanın sahip olduğu servetin gerçek sahibi Allâh’dır. O’nun emanet olarak verdiği bu servetten başkalarına vermek gerekir. Kur’ân’da Allâh’a karşı sorumluluğunun bilincinde olan müttakî mü’minlerin özellikleri sayılırken bunlar arasında infak da zikredilmiştir. İnfâk ve tasadduk gösterişten uzak, yalnız rıza-yı ilâhi için yapılmalı. İnfâkta bulunan kimse, infakta bulunduğu kişinin onurunu zedeleyecek davranışlarda kaçınmalı, malın iyisini ve kalitelisini vermeli, verirken gerçek ihtiyaç sâhiplerini arayıp bulmalı. Varlıklı Müslümanların mallarında yoksulların hakları bulunduğunun ifade edilmesi zenginlerin ihtiyaç sahiplerine yardım yapmakla yükümlü olduğunu gösterir. Hadislerde aile fertleri için yapılan harcamalar infak kavramıyla ifade edilmiş ve bu tür harcamaların sadakaların en hayırlısı olduğu belirtilmiştir. (Ahmed, V , 27;Müslim, zekât, 38-39) Kur’ân’da genellikle iyiliklerin sevabı bire on olarak gösterildiği halde, Allâh yolunda infakın sevabının bire yedi yüz olduğu bildirilmiştir. Bu infakın Allâh katındaki değerini gösterir. (Diyânet)

*İnfâk (a.i.nafaka’dan.c:infakat); nafaka verip geçindirme, besleme.

-Nafaka (a.i.c:nafakat); yiyecek parası, geçimlik. birinin kanunen geçindirmek mecburiyetinde bulunduğu kimselere mahkeme kararıyla bağlanan aylık.

-İnfâk; vâcib olan zekâta ve müstehab olan sadakata, âmal-i hayriyenin cemisine şâmildir. (Hulâst-ül Beyân)

2/ el-Bakara -3- Onlar ki gayba îmân edip namazı dürüst kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (ALLÂH yolunda) harcarlar.

195- (Mallarınızı) ALLÂH yolunda harcayın. Kendi kendinizi tehlikeye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz ALLÂH iyilik edenleri sever.

215- Ey Muhammed! Sana nereye infak edeceklerini soruyorlar. De ki: Hayır olarak verdiğiniz nafaka; ana baba, yakınlar, öksüzler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Hayır olarak daha ne yaparsanız herhalde ALLÂH onu bilir.

219- Yine sana neyi infak edeceklerini soruyorlar. De ki: İhtiyaçtan fazlasını infak edin. İşte böylece ALLÂH, size âyetlerini açıklıyor. Umulur ki siz düşünürsünüz.

254- Ey îmân edenler! Kendisinde hiçbir alış verişin, hiçbir dostluğun ve hiçbir şefâatin bulunmadığı bir gün gelmeden önce, size verdiğimiz rızıklardan ALLÂH yolunda harcayın. Kâfirlere gelince, onlar zalimlerdir.

261- Mallarını ALLÂH yolunda harcayanların durumu, yedi başak verip her birinde yüz tane bulunan bir başağın haline benzer. ALLÂH dilediğine kat kat fazlasını da verir. ALLÂH’ın lütfu geniştir, ilmi her şeyi kaplar.

262- ALLÂH yolunda mallarını infak eden, sonra verdiklerinin arkasından başa kakmayı, gönül incitmeyi uygun görmeyen kimselerin Rableri yanında mükâfatları vardır. Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar, üzülmeyeceklerdir.

263- Bir tatlı dil ve kusurları bağışlamak, arkasından ezâ ve gönül bulantısı gelecek bir sadakadan daha hayırlıdır. ALLÂH, hiçbir şeye muhtaç değildir, Halîmdir, yumuşak davranır.

264- Ey îmân edenler! Sadakalarınızı, başa kakmak, gönül kırmakla boşa gidermeyin. O adam gibi ki, insanlara gösteriş için malını dağıtır da ne ALLÂH'a inanır, ne âhiret gününe. Artık onun hâli, bir kayanın haline benzer ki, üzerinde biraz toprak varmış, derken şiddetli bir sağnak inmiş de onu yalçın bir kaya hâlinde bırakıvermiş. Öyle kimseler, kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. ALLÂH, kâfirler topluluğunu doğru yola iletmez.

265- ALLÂH’ın rızasını kazanmak arzusuyla ve kalben mutmain olarak mallarını ALLÂH yolunda harcayanların durumu, yüksekçe bir yerdeki güzel bir bahçenin durumu gibidir ki, bol yağmur alınca iki kat ürün verir. Bol yağmur almasa bile ona çiseleme yeter. ALLÂH, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.

266- Sizden herhangi biriniz hiç arzu eder mi ki: Kendisinin hurmalığı ve üzüm bağı bulunsun: Bahçede dereler akıyor, içinde her türlü mahsûlü bulunuyor. Ama kendisinin üstüne de ihtiyarlık çökmüş ve elleri ermez, güçleri yetmez, bakıma muhtaç küçük çocukları var. Derken ateşli bir kasırga kopsun da bağı kasıp kavursun? İşte ALLÂH âyetlerini size böyle apaçık bildirir. Olur ki iyi düşünürsünüz.

267- Ey îmân edenler! Kazandığınız şeylerin ve yerden sizin faydanız için bitirdiğimiz ürünlerin temiz ve güzel olanlarından ALLÂH yolunda harcayın. Siz göz yummadan, içinize yatmaksızın almayacağınız bayağı şeyleri vermeye kalkmayın. İyi bilin ki: ALLÂH Ganî’dir, Hamîd’dir (kimseye ihtiyacı yoktur, bütün övgülere layıktır).

268- Şeytan sizi fakirlikle korkutup çirkin çirkin şeylere teşvîk eder. ALLÂH da lütfundan ve bağışlamasından birtakım vaadlerde bulunuyor. ALLÂH'ın lütfu geniştir. O Alîm (her şeyi bilen)dir.

270- Her ne çeşit nafaka verdinizse veya ne türlü bir adak adadınızsa, ALLÂH onu kesinlikle bilir. Ve zalimlere hiçbir şekilde yardım olunmayacaktır.

271- Sadakaları açıkça verirseniz o, ne iyi olur; yok eğer onları gizler de fakirlere öyle verirseniz bu sizin için daha hayırlıdır ve günahlarınızın birçoğunun bağışlanmasına sebep olur. Bilin ki, ALLÂH, her ne yaparsanız hepsinden haberdardır.

272- Onları yola getirmek senin boynuna borç değildir, ancak ALLÂH dilediğini yola getirir. Yaptığınız her iyilik sırf kendiniz içindir. Siz yalnızca ALLÂH rızasını gözetmenin dışında infak etmezsiniz. İyilik cinsinden ne infak ederseniz o size aynen ödenir. Size hiçbir şekilde haksızlık yapılmaz.

273- Sadakalarınızı, kendilerini ALLÂH yoluna adamış olan fakirlere veriniz. Onlar yeryüzünde gezip dolaşmaya güç yetiremezler. Utangaç olduklarından dolayı, bilmeyenler, onları zengin sanırlar. Oysa sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük yapıp kimseden bir şey de isteyemezler. Ne türden bir iyilik yaparsanız, şüphe yok ki, ALLÂH onu bilir.

274- Mallarını gece ve gündüz, gizlice ve açıkça infak edenler yok mu, işte onların Rableri katında ecir ve mükâfatları vardır. Ve onlara herhangi bir korku yoktur, onlar hiçbir zaman mahzûn da olmazlar.

276- ALLÂH fâizi mahveder, oysa sadakaları bereketlendirir. ALLÂH günahta ve inkârda direnen hiç kimseyi sevmez.

3/ Âl-i İmrân -16- Şol müttakîler ki: “Ey bizim yüce Rabbimiz, biz îmân ettik, günahlarımızı bağışla ve bizi cehennem azabından koru!” diye yalvarırlar.

17- Sabreden, îmânlarında sâdık ve samimi, ALLÂH’ın huzûrunda itaatla divân duran, mallarını hayırda harcayan, seher vakitlerinde ALLÂH’dan af dileyen mü’minlerdir.

134- O (ALLÂH’dan hakkıyla korka)nlar, bollukta ve darlıkta ALLÂH için harcarlar, öfkelerini yutarlar, insanları affederler. ALLÂH iyilik edenleri sever.

4/ en-Nisâ -39- Bunlar, ALLÂH'a ve âhiret gününe îmân etselerdi ve ALLÂH'ın verdiği rızıktan gösterişsiz harcasalardı kendilerine ne zarar gelirdi? ALLÂH onların söz ve işlerini çok iyi bilendir.

114- Bir sadaka vermeyi yahud iyilik yapmayı veyahud da insanlar arasını düzeltmeyi emreden(ler)inki hariç, onların aralarındaki gizli gizli konuşmalarının çoğunda hiçbir hayır yoktur. Kim bunları sırf ALLÂH'ın rızasını kazanmak için yaparsa, yakında ona büyük bir mükâfat vereceğiz.

8/ el-Enfâl -3- Onlar ki, namazı gereği gibi kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden ALLÂH yoluna harcarlar.

60- Siz de gücünüzün yettiği kadar onlara karşı her çeşitten kuvvet biriktirin ve cihad için atlar hazırlayın ki, onlarla hem ALLÂH'ın düşmanlarını, hem de kendi düşmanlarınızı, ayrıca ALLÂH'ın bilip de sizin bilmediğiniz daha başkalarını korkutasınız. ALLÂH yolunda her ne harcarsanız onun sevabı size eksiksiz ödenir ve asla haksızlığa uğratılmazsınız.

9/ et-Tevbe -34- Ey o bütün îmân edenler! Haberiniz olsun ki Ahbar ve Ruhbandan birçoğu, nâsın mallarını haksızlıkla yerler ve ALLÂH’ın yolundan çevirirler. Altın ve gümüşü hazineye tıkıb da onu ALLÂH yolunda sarfetmeyenler ise onları elîm bir azabla müjdele.

35- O gün o altın ve gümüşlerin üstü cehennem ateşinde kızdırılacak da bunlarla alınları, yanları ve sırtları dağlanacak (onlara): "İşte bu kendi canınız için saklayıp biriktirdiğiniz şeydir. Haydi şimdi tadın bakalım şu biriktirdiğiniz şeyin tadını!" denilecek.

99- Yine Bedevîlerden kimi de vardır ki, ALLÂH'a ve âhiret gününe inanır ve harcadığını ALLÂH katında yakınlıklara ve Peygamber'in duâlarını almaya vesîle sayar. Gerçekten de bu, onlar için bir yakınlıktır. ALLÂH onları rahmeti içine koyacaktır. Şüphesiz ki, ALLÂH bağışlayıcıdır ve rahmet edicidir.

103- Onların mallarından zekât al ki, bununla onları temizleyesin ve arındırasın. Bir de haklarında hayır duâ’ et. Çünkü senin onlar lehine duân, onlar için büyük bir huzûr ve tatmîn kaynağıdır. ALLÂH her şeyi hakkıyla işitir, bilir.

13/ el-Ra’d -22- Rablerinin rızasını kazanmak arzusuyla sabrederler ve namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açıkça ALLÂH yolunda harcarlar ve çirkinlikleri güzelliklerle yok ederler. İşte bunlar, bu hayatın âkıbeti kendilerinin olacak olanlardır.

14/ İbrâhîm -31- (Ey Muhammed!) Îmân eden kullarıma söyle: "Namazı dosdoğru kılsınlar, alışveriş ve dostluğun olmadığı bir günün gelmesinden önce, kendilerine verdiğimiz rızıktan açık ve gizli (ALLÂH için) harcasınlar."

25/ el-Furkân -67- Ve onlar ki, harcadıklarında ne isrâf ne de cimrilik ederler; ikisi arasında orta bir yol tutarlar.

28/ el-Kasas -77- "ALLÂH'ın sana verdiğinden (O'nun yolunda harcayarak) âhiret yurdunu gözet, ama dünyadan da nasîbini unutma! ALLÂH'ın sana ihsân ettiği gibi, sen de (insanlara) iyilik et. Yeryüzünde bozgunculuğu arzulama. Şüphesiz ki ALLÂH, bozguncuları sevmez."

32/ es-Secde -16- Onların yanları yataklardan uzaklaşır, korku ve ümit içinde Rablerine duâ’ ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan hayra sarf ederler.

34/ Sebe’ -39- De ki: "Gerçekten Rabbim kullarından dilediği kimseye rızkı hem genişletir, hem daraltır. Her neyi hayra harcarsanız O, onun yerine başkasını verir. Hem O, rızık verenlerin en hayırlısıdır."

35/ Fâtır -29- ALLÂH'ın kitabını okuyan, namazı kılan ve kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve açık olarak verenler, kesinlikle batma ihtimâli olmayan bir ticâret umarlar.

42/ eş-Şûrâ -38- Onlar, Rablerinin davetini kabul ederler ve namazı dosdoğru kılarlar. Onların işleri de kendi aralarında bir istişâre iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan onlar ALLÂH yolunda harcarlar.

47/ Sûre-i Muhammed -36-37- Şüphesiz dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlencedir. Eğer inanır ve ALLÂH‘a karşı gelmekten sakınırsanız, O size mükafatınızı verir ve sizden mallarınızı (tamamen sarf etmenizi) istemez.Eğer onları sizden isteyip de sizi zorlasaydı, cimrilik ederdiniz, O da kinlerinizi ortaya çıkarırdı.

38- İşte sizler ALLÂH yolunda harcamaya çağrılan kimselersiniz. İçinizden kiminiz cimrilik ediyor. Ama cimrilik eden ancak kendi zararına cimrilik eder. ALLÂH zengindir, siz ise fakirsiniz. Eğer siz Hakk'tan yüz çevirirseniz ALLÂH yerinize başka bir kavim getirir. Sonra onlar sizin gibi olmazlar.

51/ ez-Zâriyât -19- Onların mallarında isteyen ve istemeyen yoksullar için bir hakk vardı.

57/ el-Hadîd -7- ALLÂH'a ve Resûlüne îmân edin. Sizi hâkim kıldığı, sizin yönetiminize verdiği şeylerden harcayın. Sizden, inanan ve harcayanlar için büyük mükâfat vardır.

10- Size ne oluyor da, ALLÂH yolunda harcama yapmıyorsunuz? Halbuki göklerin ve yerin mîrası ALLÂH’ındır. İçinizden, fetihten (Mekke fethinden) önce harcayanlar ve savaşanlar, (diğerleri ile) bir değildir. Onların derecesi, sonradan harcayan ve savaşanlardan daha yüksektir. Bununla beraber ALLÂH, hepsine de en güzel olanı (cenneti) vaad etmiştir. ALLÂH, bütün yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.

11- Kimdir o, ALLÂH'a güzel bir borç verecek olan ki, ALLÂH da onun verdiğini kat kat artırsın ve onun için şerefli bir mükâfat da versin.

59/ el-Haşr -9- Ve onlardan önce o yurda yerleşen îmâna sarılanlar kendilerine göç edip gelenleri severler ve onlara verilenlerden ötürü içlerinde bir rahatsızlık hissetmezler. Kendilerinin ihtiyaçları olsa dâhi, onları öz canlarına tercîh ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar umduklarına erenlerdir.

61/ es-Saff -10- Ey Îmân edenler! Sizi acı bir azabdan kurtaracak ticâreti size göstereyim mi?

11- ALLÂH'a ve Resûlüne inanırsınız, mallarınızla ve canlarınızla ALLÂH yolunda savaşırsınız. Eğer bilirseniz sizin için en iyisi budur.

12- (Eğer böyle yaparsanız ALLÂH) sizin günahlarınızı bağışlar ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerinde hoş yerlere koyar. İşte büyük kurtuluş budur.

63/ el-Münâfikûn -10-11- Sizden birinize ölüm gelip çatmadan önce, size nasîb ettiğimiz imkânlardan ALLÂH yolunda harcayın! Ölüm gelip çatınca: “Ya Rabbî, az mühlet ver bana, bak nasıl hayırlar yapacağım, tam takvâ ehlinden olacağım!” diyecek olsa da, ALLÂH vâdesi gelen hiçbir kimsenin ecelini ertelemez. ALLÂH yaptığınız her şeyden haberdardır.

64/ et-Teğâbün -15- Doğrusu mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir imtihandır. Büyük mükâfat ise ALLÂH'ın yanındadır.

16- O halde gücünüzün yettiği kadar ALLÂH'dan korkun, dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğinize olarak harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerdir.

17- Eğer ALLÂH'a güzel bir borç verirseniz, ALLÂH onu sizin için kat kat yapar ve sizi bağışlar. ALLÂH çok mükâfat verendir, Halîmdir.

69/ el-Hâkka -32-33-34- Sonra boyu yetmiş arşın olan bir zincirle gönderin onu! Çünkü o yüce ALLÂH’a inanmıyordu. Fakirlerin yiyeceğine hiç bakmıyordu.

70/ el-Meâric -15-16-17-18- Hayır, çünkü o alevli bir ateştedir. O derileri soyan bir ateştir. Arkasını dönüp gideni ve toplayıp toplayıp kasaya yığanı çağırır.

19-  Doğrusu insan hırslı (ve sabırsız) yaratılmıştır.

20- Kendisine kötülük dokundu mu sızlanır.

21- Kendisine hayır dokundu mu cimrilik eder.

22- Ancak namaz kılanlar bunun dışındadır.              

23- Onlar ki namazlarını sürekli kılarlar.

24- Onların mallarında belli bir hakk vardır,

25- Hem isteyen için, hem de istemekten utanan yoksul için.

74/ el-Müddesir -38- Her nefis kendi kazancına bağlıdır.

39- Ancak amel defterleri sağından verilenler hariç.

40- Onlar cennettedirler, sorup dururlar.

41- Suçluların durumunu.

42- "Nedir sizi Sekâr'a sokan?" diye.

43- Suçlular der ki: "Biz namaz kılanlardan değildik."

44- "Yoksula da yedirmezdik."

75/ el-Kıyâme -31- Fakat o ne sadaka verdi ne de namaz kıldı.

90/ el-Beled -11- Fakat o, o sarp yokuşa göğüs veremedi.

12- Bildin mi sen, o sarp yokuş nedir?

13- Köle âzâd etmek,

14- Veya salgın bir kıtlık gününde yemek yedirmektir,

15- Yakınlığı olan bir yetime,

16- Veya hiçbir şeyi olmayan yoksula.

92/ el-Leyl -14-15-16-17-18- Ben siz köpürdükçe köpüren bir ateş haber verdim. Ona ancak en bedbaht olan yaslanır. O, yalanlayıp sırtını dönüp gitti. En müttakî ise ondan uzaklaştırıldıkça uzaklaştırılacaktır. O, malını verir ve arınır.

20- O, ancak yüce Rabbinin rızasını elde etmek için verir.

21- O, elbette râzı olacaktır.

*İNFÂK İLE ‘BİRR’E (*) ERMEK

*Birr (a.i.); Sözlükte; iyilik, doğruluk, itaat, hayır ve hasen anlamlarına gelen ‘birr’ kavramı din ıstılahında; îmân, doğruluk, güzel ahlâk, sâlih amel, hayır, iyilik, ihsan, Kur'ân ve sünnete  uyma, farzları edâ etmek ve mâsiyetleri terk etmek gibi insana  sevap kazandıran ve Allâh'ın rızasına vesîle olan her türlü hayırlı amellere, itaatlere ve güzel davranışlara denir. Peygamberimiz -aleyhisselam- ‘Birr, güzel ahlâk'tır’ buyurmuştur. (Müslim, Birr, 14. III,1980). (Diyânet)

*Birr; bol hayır. (Hulâsat-ül Beyân)

3/ Âl-i İmrân -92- Sevdiğiniz şeylerden (ALLÂH yolunda) harcamadıkça, birr’e asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız ALLÂH onu hakkıyla bilir.

2/ el-Bakara -177- Yüzlerinizi bazen doğu, bazen batı tarafına çevirmeniz erginlik değildir. Fakat eren o kimselerdir ki, ALLÂH'a, âhiret gününe, meleklere, kitaba ve bütün Peygamberlere îmân edip, yakınlığı olanlara, öksüzlere, yoksullara, yolda kalmışa, dilenenlere ve esirleri kurtarmaya seve seve mal verirler. Namazı kılarlar, zekâtı verirler. Bir de andlaş tıkları zaman sözlerini yerine getirenler, hele sıkıntı ve hastalık durumlarında ve harbin şiddetli zamanında sabır ve kararlılık gösterenler var ya, işte doğru olanlar da bunlardır, korunanlar da bunlardır.

-Efendimiz-aleyhisselâm-‘a birr nedir, diye sorulduğunda bu mübarek âyeti okumuştur. (Râgıb el-İsfehâni)

*İNFÂK MALI ARTTIRIR

2/ el-Bakara -261- Mallarını ALLÂH yolunda harcayanların durumu, yedi başak verip her birinde yüz tane bulunan bir başağın haline benzer. ALLÂH dilediğine kat kat fazlasını da verir. ALLÂH’ın lütfu geniştir, ilmi her şeyi kaplar.

*İNFÂKTAN KAÇANLARIN İBRETLİK ÂKIBETİ

68/ el-Kalem -17- Şüphesiz Biz, vaktiyle “bahçe sahipleri”ne belâ verdiğimiz gibi, onlara (Mekkeli inkârcılara) da belâ verdik. Hani o bahçe sahipleri, sabah erkenden (fakirler gelmeden) bahçenin ürünlerini devşirmeye yemin etmişlerdi.

18- (Bunu tasarlarken) istisnâ’ da yapmıyorlardı.

19- Nihayet onlar uykuda iken Rabbinden bir âfet (ateş) bahçeyi sardı.

20- Böylece bahçe, (anızı) yakılmış toprağa döndü.

21-22- Derken, sabahleyin birbirlerine, “Haydi, eğer ürününüzü devşirecekseniz erkenden gidin” diye seslendiler.

23-24- Bunun üzerine, “Sakın, bugün orada hiçbir yoksul yanınıza sokulmasın” diye fısıldaşarak yola koyuldular.

25- (Yoksullara yardım etmeğe) güçleri yettiği halde (böyle söyleyerek) erkenden yola çıktılar.

26- Fakat bahçeyi o halde gördüklerinde, “Biz mutlaka yolumuzu şaşırmış olmalıyız!” dediler.

27- (Gerçeği anlayınca da), “Hayır, meğer biz mahrûm bırakılmışız!” dediler.

28- Onların en akl-ı selîm sahibi olanı, “Ben size Rabbinizi tesbîh etseydiniz ya! dememiş miydim?” dedi.

29- Onlar, “Rabbimizi tesbîh ederiz (yüceltiriz). Şüphesiz biz zalim kimseler imişiz” dediler.

30- Bunun üzerine birbirlerini kınamaya başladılar.

31- Şöyle dediler: “Yazıklar olsun bize! Gerçekten biz azgın kişilermişiz!”

32- “Umulur ki, Rabbimiz bize bunun yerine daha iyisini verir. Çünkü biz artık Rabbimizi arzulayanlarız.

(Bkz: İbret Alabilmek)

*İYİSİNDEN İNFÂKTA BULUNMAKLA İLGİLİ MÜHİM BİR ÎKÂZ!

2/ el-Bakara -267- Ey îmân edenler! Kazandığınız şeylerin ve yerden sizin faydanız için bitirdiğimiz ürünlerin temiz ve güzel olanlarından ALLÂH yolunda harcayın. Siz göz yummadan, içinize yatmaksızın almayacağınız bayağı şeyleri vermeye kalkmayın. İyi bilin ki: ALLÂH Ganî’dir, Hamîd’dir (kimseye ihtiyacı yoktur, bütün övgülere layıktır).

*GÖNÜLSÜZ İNFÂK

9/ et-Tevbe -53- Yine de ki: “İster gönüllü, ister gönülsüz olarak harcayın, sizden asla kabul olunmayacaktır. Çünkü siz fâsık bir topluluksunuz.”

54- Kendilerinin yardımlarının kabul edilmesini engelleyen şey; yalnızca, bunlar ALLÂH’ı ve Resûlünü inkâr ettiler, namaza ancak üşene üşene gelmektedirler ve infak ettiklerini de ancak istemeye istemeye vermektedirler.

(Bkz: ZEKÂT & ÖŞÜR & KARZ-I HASEN)

Yazar:
Kuranikerim.org
Kategorisi:
I - İ - J
Gönderi tarihi: 18-11-2008
7,218 kez okundu
Block title
Block content