*İfk; asl-ü esâsından çevrilmiş, hakikatı tahrif edilmiş söz. Yani, yalan, iftira, bühtan.
-Bühtan; ansızın atılıp insanı mebhut eden iftira. (Elmalılı Tefsiri)
24/ en-Nûr -11- Haberiniz olsun ki (Muhammed'in eşine) bu ağır ifki (iftirayı) uyduranlar sizin içinizden bir gruptur. Bunu kendiniz için bir kötülük saymayın; aksine o, sizin için bir iyiliktir. Onlardan her bir kişiye, günah olarak ne işlemişse (onun karşılığı ceza) vardır. (Elebaşlılık yapan, bu yüzden de) bu günahın büyüğünü yüklenen kimse için de çok büyük bir azab vardır.
12- Erkek ve kadın mü’minlerin, bu iftirayı işittiklerinde kendi vicdanları ile hüsnü zanda bulunup da, "bu apaçık bir iftiradır" demeleri gerekmez miydi?
13- (Bu iddiâ’yı ortaya atanların) da bu konuda dört şâhid getirmeleri gerekmez miydi? Mademki şâhidler getirip ispat edemediler, öyle ise onlar ALLÂH nezdinde yalancıların tâ kendisidirler!
14- Eğer dünyada ve âhirette ALLÂH'ın lütuf ve merhameti üstünüzde olmasaydı, size mutlaka büyük bir azab isâbet ederdi.
15- Çünkü siz bu iftirayı, gelişi güzel birbirinizin ağzından alıyor ve hakkında bilgi sahibi olmadığınız (bu uydurma haberi) ağızlarınızda geveleyip duruyorsunuz. Bunun önemsiz olduğunu sanıyorsunuz. Halbuki bu, ALLÂH katında çok büyük bir suçtur.
16- Onu duyduğunuzda "Bunu konuşup yaymamız bize yakışmaz. Haşâ! Bu, çok büyük bir iftiradır." demeli değil miydiniz?
17- Eğer inanmış insanlarsanız, ALLÂH, bir daha buna benzer tutumu tekrarlamaktan sizi sakındırıp uyarıyor.
18- Ve ALLÂH âyetlerini size açıklıyor. ALLÂH, (işin iç yüzünü) çok iyi bilir, tam bir hüküm ve hikmet sahibidir.
19- İnananlar arasında kötü söz ve davranışın yayılmasını arzulayan kimseler için dünyada da, âhirette de acı veren bir azab vardır. (Her şeyi) ALLÂH bilir, siz bilmezsiniz.
20- Ya sizin üstünüze ALLÂH'ın lütuf ve merhameti olmasaydı, ALLÂH çok şefkatli ve merhametli olmasaydı (hâliniz nice olurdu)?
21- Ey îmân edenler! Şeytanın adımlarını ta’kîb etmeyin. Kim şeytanın adımlarını ta’kîb ederse, şunu bilsin ki o, edepsizlikleri ve kötülüğü emreder. Eğer üstünüzde ALLÂH'ın lütuf ve merhameti olmasaydı, içinizden hiçbir kimse temize çıkmazdı. Fakat ALLÂH, dilediğini arındırır. ALLÂH işitir ve bilir.
22- İçinizden fazîletli ve servet sahibi kimseler akrabaya, yoksullara, ALLÂH yolunda göç edenlere (mallarından) vermeyeceklerine yemin etmesinler, bağışlasınlar, ferâgat göstersinler. ALLÂH'ın sizi bağışlamasını arzulamaz mısınız? ALLÂH çok bağışlayandır, çok merhametlidir.
23- Nâmuslu, kötülüklerden habersiz mü’min kadınlara zina isnâdında bulunanlar, dünya ve âhirette lânetlenmişlerdir. Onlar için çok büyük bir azab vardır.
24- O gün dilleri, elleri ve ayakları, yapmış olduklarından dolayı aleyhlerinde şâhidlik edecektir.
25- O gün ALLÂH onlara gerçek cezalarını tastamam verecek ve onlar ALLÂH'ın gerçek olduğunu anlayacaklar.
26- Kötü kadınlar, kötü erkeklere, kötü erkekler ise kötü kadınlara, temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlara yaraşır. İşte bu temiz olan, (iftiracıların) söylediklerinden çok uzaktırlar. Kendileri için bağışlanma ve güzel bir rızık vardır.