Hazreti SÂLİH -aleyhisselâm-

Hazreti SÂLİH -aleyhisselâm-

7/ el-A’râf -73- Semûd kavmine de kardeşleri Sâlih'i (gönderdik): "Ey kavmim dedi, ALLÂH'a kulluk edin, sizin O'ndan başka bir ilâhınız yoktur. Size Rabbinizden açık bir delil geldi. İşte şu, ALLÂH'ın devesi, size bir mucizedir; bırakın onu ALLÂH'ın yeryüzünde yesin (içsin), sakın ona bir kötülük etmeyin, yoksa sizi acı bir azab yakalar."

74- Düşünün ki (ALLÂH) Âd'dan sonra sizi hükümdarlar kıldı. Ve yeryüzünde sizi yerleştirdi: O'nun düzlüklerinde saraylar yapıyorsunuz, dağlarında evler yontuyorsunuz. Artık ALLÂH'ın nimetlerini hatırlayın da yeryüzünde fesatçılar olarak karışıklık çıkarmayın.

75- Kavminden büyüklük taslayan ileri gelenler, içlerinden zayıf görünen mü’minlere: "Siz, dediler, Sâlih'in, gerçekten Rabbi tarafından gönderildiğini biliyor musunuz?" (Onlar da): "(Evet), doğrusu biz onunla gönderilene inananlarız!" dediler.

76- Büyüklük taslayanlar: "Biz, sizin inandığınızı inkâr edenleriz!" dediler.

77- Derken dişi deveyi boğazladılar ve Rablerinin buyruğundan dışarı çıktılar; "Ey Sâlih, eğer hakikaten elçilerdensen, bizi tehdîd ettiğin (o azabı) bize getir! "dediler.

78- Bunun üzerine hemen onları, o sarsıntı yakaladı, yurtlarında diz üstü çöke kaldılar.

79- Sâlih de o zaman onlardan yüz çevirdi ve şöyle dedi: "Ey kavmim! And olsun ki ben size Rabbimin elçiliğini tebliğ ettim ve size öğüt verdim, fakat siz öğüt verenleri sevmiyorsunuz."

11/ Hûd -61- Semûd’a da kardeşleri Sâlih’i gönderdik. Onlara şöyle dedi:”Ey kavmim! ALLÂH’a kulluk edin, sizin O’ndan başka hiçbir ilâhınız yoktur. O sizi topraktan yarattı. Orada size yaşama imkânı ve gücü verdi. O’ndan bağışlanma dileyin. Sonra O’na tevbe edin. Şüphesiz Rabbim yakındır duâ’yı kabul edendir.

62- “Ey Sâlih bundan önce aramızda sevilen sayılan bir adamdın. Şimdi babalarımızın taptığına tapmayı bize yasaklıyor musun? Biz kesinlikle senin davet ettiğin şey hakkında kuşkulandıran bir şüphe ve endişe içindeyiz”dediler.

63- Sâlih:”Ey kavmim! Söyleyin bakalım, eğer ben Rabbimden gelen bir delil üzerindeysem bir de bana O’ndan bir rahmet gelmişse, ben ALLÂH’a isyan ettiğim takdirde beni O’ndan kim koruyabilir? Siz bana zarar vermekten başka bir şey yapamayacaksınız.”

64- “Ey kavmim! İşte bu size mucize olarak gelen ALLÂH’ın devesi. Bırakın onu ALLÂH’ın yeryüzünde yayılsın. Sakın ona kötü bir maksatla dokunmayın. Yoksa sizi yakın bir azab yakalar.

65- Derken onu tepelediler. Bunun üzerine “Evinizde üç gün yaşayın! İşte bu yalanlanmayan bir vaad’dir” dendi.

66- Emrimiz geldiğinde, Sâlih’i ve beraberinde îmân etmiş olanları tarafımızdan bir rahmet ile (azabdan) ve o günün zilletinden kurtardık. Çünkü senin Rabbin, evet, O, çok güçlü çok kuvvetlidir.

67- Zulmedenleri o korkunç çığlık tutuverdi de yurtlarında çöküp kaldılar.

68- Sanki orada hiç zevk ve sefâ sürmemişlerdi. Bak, Semûd Rablerini inkâr ettiler. Bak, Semûd def olup gitti.

89- (Şu’ayb) Dedi ki:"Ey kavmim! Bana karşı gelmeniz sakın sizi, Nûh kavminin veya Hûd kavminin veya Sâlih kavminin başlarına gelen musîbetler gibi bir musîbete uğratmasın. Lût kavmi de sizden uzak değildir.

26/ eş-Şu’arâ -141- Semûd gönderilen Resûlleri yalanladı.

142- Hani kardeşleri Sâlih onlara şöyle demişti:

143- “Haberiniz olsun ben size gönderilen emîn bir Resûlüm.”

144- “Gelin ALLÂH’dan korkun ve bana itaat edin.”

145- “Bunun için sizden bir karşılık istemiyorum. Benim karşılığımı ancak âlemlerin Rabbi verecektir.”

146-147-148- “Siz burada bahçeler ve pınarlar içinde, ekinler ve dalları bolluktan sarkmış hurmalar arasında güvende bırakılacak mısınız?”

149- “Dağlarda içinde keyif sürdüğünüz evler yapıyorsunuz.”

-Fârih; rahatla maişet temin edip maişet yüzünden meşakkat görmeyen kimse.

150- “Gelin ALLÂH’dan korkun ve bana itaat edin.”

151-152- “Yeryüzünde bozgunculuk yapan onu yaşanılır hâle getirmeyen aşırıların yoluna uymayın.”

153-154- Dediler; Sen gerçekten büyülenmişlerdensin. Sen bizim gibi insandan başka nesin ki? Haydi doğru olanlardan isen bir mucize getir.

155- Onlara şöyle dedi: “İşte bu deve! Su içme hakkı bir gün onun, su içme hakkı belirli bir gün de sizindir.

156- Sakın ona bir kötülük yapmayın.”

157- Derken onu kestiler sonra pişmân oldular.

158- Çünkü kendilerini azab yakalayıverdi. Elbette bunda bir delil vardır. Fakat onların çoğu inanmamaktadır.

27/ en-Neml -45- Andolsun ki,”ALLÂH'a kulluk edin”(demesi için) Semûd'a da kardeşleri Sâlih'i gönderdik. Hemen birbirleriyle çekişen iki zümre oluverdiler.

46- Sâlih dedi ki: "Ey benim kavmim! İyilik dururken niçin kötülüğe koşuyorsunuz? Ne olur ALLÂH'a istiğfâr etseniz, belki rahmetine ulaşırdınız."

47- Cevap verdiler: "Senin ve beraberindekilerin yüzünden uğursuzluğa uğradık." Sâlih: "Size çöken uğursuzluk (sebebi) ALLÂH katında (yazılı)dır. Belki siz imtihana çekilen bir kavimsiniz" dedi.

48- O şehirde dokuz çete vardı ki, bunlar yeryüzünde bozgunculuk yapıyorlar, iyilik tarafına hiç yanaşmıyorlardı.

49- ALLÂH'a and içerek birbirlerine şöyle dediler: "Gece ona ve ailesine baskın yapalım; sonra da velîsine, 'Biz o ailenin yok edilişi sırasında orada değildik, inanın ki doğru söylüyoruz' diyelim."

50- Onlar böyle bir tuzak kurdular, Biz de kendileri farkında olmadan onların planlarını altüst ettik.

51- İşte bak! Tuzaklarının âkıbeti nice oldu: Onları da, kavimlerini de toptan helâk ettik.

52- İşte haksızlıkları yüzünden çökmüş evleri! Bilen bir kavim için elbette bunda bir ibret vardır.

53- Îmân edip ALLÂH'a karşı gelmekten sakınanları da kurtardık.

54/ el-Kamer -23- Semûd da o uyarıları yalanladılar.

24- "Bizden bir insana mı uyacağız? O takdirde biz apaçık bir sapıklık ve çılgınlık içine düşmüş oluruz" dediler.

25- "Vahiy, aramızdan ona mı bırakıldı? Hayır o, yalancı, şımarığın biridir" (dediler).

26- Yarın onlar, yalancı, şımarığın kim olduğunu bilecekler.

27- Biz onlara, kendilerini imtihan etmek için dişi deveyi göndereceğiz. Onun için sen onları gözet ve sabırlı ol.

28- Onlara suyun aralarında paylaştırılacağını haber ver; her içene düşen miktar, hazır kılınmıştır.

29- Bunun üzerine arkadaşlarına bağırdılar. O da (bıçağı) çekerek (deveyi) kesti.

-Akr; mecruh etmek, boğazlamak. Bir hayvanı ayağından biçerek devirip yıkmak.

30- Ama azabım ve uyarılarım nasıl oldu!

31- Biz onların üzerine tek sayha (korkunç bir ses) gönderdik; ağıla konmuş çalı çırpı kırıntıları gibi kırılıp dökülüverdiler.

-Heşim; kurumuş, parçalanmış ot.

-Hazire; ağıl.

91/ eş-Şems -13- ALLÂH'ın Resûlü (Sâlih Peygamber) onlara: "ALLÂH'ın devesini ve onun su nöbetini gözetin" demişti.

14- Fakat onlar Peygamberi yalanlayıp deveyi kestiler. Rableri de günahlarını başlarına geçiriverdi de orayı dümdüz etti.

15- Öyle ya, ALLÂH bu işin sonundan korkacak değil ya.

Yazar:
Kuranikerim.org
Kategorisi:
S - Ş
Gönderi tarihi: 20-11-2008
1,566 kez okundu
Block title
Block content