-Hazreti Lût, İbrâhîm-aleyhisselâm-‘ın kardeşinin torunudur. (Ö.N.Bilmen)
-Kudüsün 24 km doğusunda Ürdün vadisinde. Alanı 930 km2 dir (kuzey-güney 74 km, doğu-batı 16 km). ortalama deinlik 300 m. En derin yer 401 m. Deniz yüzeyinin (-369m) altındadır. Bölge halkı helak edilince altı üstüne gelen yurtlarından kaynar sular fışkırdığı ve böylece burasının göl haline gelip Lût gölü ismiyle anıldığı mervidir. (Rehber Ansiklopedisi)
6/ el-En’âm -86- İsmâîl’i, Elyasa’ı, Yûnus’u ve Lût’u da hidâyete erdirmiştik. Her birini âlemlere üstün kılmıştık.
7/ el-A’râf -80- Lût’u da Peygamber olarak gönderdik. Hani o kavmine şöyle demişti: “Sizden önce âlemlerden hiçbir kimsenin yapmadığı çirkin işi mi yapıyorsunuz?”
81- “Hakikaten siz kadınları bırakıp, şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Hayır, siz haddi aşan bir toplumsunuz.”
82- Kavminin cevâbı ise sadece, “Çıkarın bunları memleketinizden! Güya onlar kendilerini fazla temiz tutan insanlar!” demek oldu.
83- Bunun üzerine Biz de onu ve karısı dışında aile fertlerini kurtardık. Karısı ise azab içinde kalanlardan oldu.
84- Onların üstüne bir azab yağmuru yağdırdık. Bak, suçluların âkıbeti nasıl oldu.
11/ Hûd -69- Andolsun, elçilerimiz (melekler), İbrâhîm’e müjde getirip “Selâm sana!” dediler. O, “Size de selâm” dedi ve kızartılmış bir buzağı getirmekte gecikmedi.
70- Ellerini yemeğe uzatmadıklarını görünce, onları yadırgadı ve onlardan dolayı içinde bir korku duydu. Dediler ki: “Korkma, çünkü biz Lût kavmine gönderildik.”
74- İbrâhîm’in korkusu gidip, kendisine müjde gelince Lût kavmi hakkında Bizim (elçilerimiz)le tartışmaya başladı.
77- Elçilerimiz Lût’a gelince onların yüzünden üzüldü, göğsü daraldı ve “Bu çok zor bir gün” dedi.
Zar; bu kelimeler takat, vüsat yerinde kullanılır. Mesela bir işi yapmaya kudreti olmayan kimse “Benim buna zar’im yoktur” der ki, takatim, iktidarım yoktur, demektir. Binaenaleyh “Zaka zar’an” iktidarsızlıktan dolayı kalbin daralmasına kinayedir. (Ö.N.Bilmen)
78- Kavmi, (konuklarıyla çirkin ilişkide bulunmak üzere) ona doğru koşa koşa geldiler. Zâten onlar önceden de bu tür çirkin işleri yapıyorlardı. Lût dedi ki: “Ey Kavmim! İşte kızlarım. Onlar(la nikâhlanmanız) sizin için daha temizdir. ALLÂH’a karşı gelmekten sakının ve misâfirlerime karşı beni rezîl etmeyin. İçinizde hiç aklı başında bir adam yok mu?”
-Yuhreun; birbirini sıkarak, kakarak, teşvîkte bulunarak sür’atle koşar oldular.
79- Onlar, “İyi biliyorsun ki kızlarında bizim gözümüz yok. Sen bizim ne istediğimizi çok iyi biliyorsun” dediler.
80- (Lût da:) “Keşke size karşı (koyacak) bir gücüm olsaydı, ya da sağlam bir desteğe dayanabilseydim” dedi.
81- Misâfirleri şöyle dedi: “Ey Lût! Biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana asla ulaşamayacaklar. Geceleyin bir vakitte aileni al götür. İçinizden kimse ardına bakmasın. Ancak karın müstesnâ (onu bırak), çünkü onların (kavminin) başına gelecek olan azab, onun başına da gelecektir. Onların azabla buluşma zamanı sabahtır. Sabah yakın değil midir?!”
82-83- (Azab) emrimiz gelince oranın altını üstüne getirdik. Üzerine de Rabbinin katında işâretlenmiş pişirilmiş balçıktan taşlar yağdırdık. Bunlar zalimlerden uzak değildir.
89- “Ey Kavmim! Bana karşı olan düşmanlığınız, Nûh kavminin veya Hûd kavminin, yahud Sâlih kavminin başına gelenin benzeri gibi bir felâketi sakın sizin de başınıza getirmesin. (Ve unutmayın ki) Lût kavmi sizden uzak değildir.”
15/ el-Hicr -57- İbrâhîm, “Ey Elçiler! Göreviniz nedir?” dedi.
58- Şöyle dediler: “Şüphesiz biz mücrim bir kavme (günahkâr bir topluluk) gönderildik.
59-60- Lût’un ailesi başka (Onlar suçlu değillerdir). Lût’un karısı dışında onların hepsini kurtaracağız. Biz onun geride kalanlardan olmasını takdîr ettik."
61-62- Elçiler (melekler) Lût’un ailesine gelince Lût onlara, “Gerçekten siz tanınmayan kimselersiniz” dedi.
63- Dediler ki: “Evet, fakat biz sana (kavminin) şüphe etmekte olduğu azabı getirdik.”
64- “Biz sana gerçeği getirdik. Şüphesiz biz doğru söyleyenleriz.”
65- “Gecenin bir bölümünde aile fertlerini yola çıkar, sen de arkalarından git. Hiçbiriniz arkaya bakmasın. Emrolunduğunuz yere (doğru) geçin gidin.”
67- Şehir halkı sevinerek geldiler.
68- Lût dedi ki: “Şüphesiz bunlar benim misâfirlerimdir. Sakın beni rezîl etmeyin.”
69- “ALLÂH’a karşı gelmekten sakının, beni utandırmayın” dedi.
70- Onlar, “Biz seni insanlarla ilgilenmekten men’etmemiş miydik” dediler.
71- Lût: “İşte kızlarım. Onlarla evlenebilirsiniz” dedi.
72- (Melekler Lût’a:) “Ömrüne and olsun ki onlar (şehvetten) gözleri dönmüş halde sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlar (Bu durumda asla seni dinlemezler)” dediler.
73- Derken güneşin doğuşu sırasında o korkunç uğultulu ses onları yakalayıverdi.
74- Hemen onların altını üstüne getirdik. Üzerlerine de balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık.
75- Şüphesiz bunda düşünüp görebilen kimseler için ibretler vardır.
76- O şehrin kalıntıları hâlâ mevcut olan bir yol üstünde duruyor.
77- Şüphesiz bunda inananlar için bir ibret vardır.
*Benzer hâdise Roma İmparatorluğu döneminde Pompei şehrinde de yaşanmıştır.
21/ el-Enbiyâ -71- Onu Lût ile beraber kurtarıp, içinde âlemler için bereketler kıldığımız yere ulaştırdık.
74- Biz Lût’a da bir hikmet ve bir ilim verdik ve onu çirkin işler yapan memleketten kurtardık. Gerçekten onlar kötü bir toplum idiler, fâsık (ALLÂH’ın emrinden çıkan kimseler) idiler.
75- Onu rahmetimizin içine soktuk. Çünkü o, gerçekten sâlih kimselerdendi.
25/ el-Furkân -40- Andolsun, senin kavmin, belâ yağmuruna tutularak yok edilen kente uğramışlardır. Yoksa onu görmüyorlar mıydı (ki ibret almadılar)? Hayır! (Görüyorlardı fakat) tekrar dirilmeyi ummuyorlardı.
26/ eş-Şu’arâ -160- Lût (kavmi) de Peygamberleri yalancılıkla ithâm etti.
161- Hani kardeşleri Lût onlara şöyle demişti: "Siz ALLÂH’dan korkmaz mısınız?"
162- "Haberiniz olsun ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir Peygamberim."
163- "Gelin artık, ALLÂH’dan korkun ve bana itaat edin."
164- "Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükâfatımı verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir."
165- "İnsanlar içinden erkeklere mi gidiyorsunuz?"
166- "Bırakıyorsunuz da sizler için yarattığı eşleri! Doğrusu siz insanlıktan çıkmış bir kavimsiniz!"
167- Onlar şöyle dediler: "Ey Lût! (Bu davadan) vazgeçmezsen, iyi bil ki, sürülenlerden olacaksın."
168- Lût "Doğrusu ben, dedi, sizin bu işinize buğz edenlerdenim."
-Kaali; şiddetle buğz edici.
169- "Yâ Rabbi! Beni ve ailemi onların yapa geldiklerin(in vebalin)den kurtar."
170- Biz de onu ve ailesinin tamamını kurtardık,
171- Ancak (geride) bir yaşlı kadın kaldı.
-Gâbirin; geride kalanlar ve helâkleri mukadder olanlar.
172- Sonra geridekilerin hepsini helâk ettik.
173- Ve üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki, (uyarılanların) o yağmuru ne kötü bir yağmurdu!
174- Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır. Ama çokları îmân etmiş değillerdir.
175- Ve şüphesiz Rabbin, işte O mutlak gâlib ve engin merhamet sahibidir.
27/ en-Neml -54- Lût'u da (Peygamber olarak kavmine gönderdik). O, kavmine şöyle demişti: "Göz göre göre hâlâ o hayâsızlığı yapacak mısınız?"
55- "Siz ille de kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşacak mısınız? Doğrusu siz beyinsizlikte devam ede gelen bir kavimsiniz!"
56- Buna kavminin cevâbı sadece: "Lût ailesini memleketinizden çıkarın; baksanıza onlar (bizim yaptıklarımızdan) temiz kalmak isteyen insanlarmış!" demelerinden ibâret oldu.
57- Bunun üzerine onu ve ailesini kurtardık. Yalnız karısı müstesnâ; onun geride (azaba uğrayanların içinde) kalmasını takdîr ettik.
58- Onların üzerlerine öyle bir yağmur indirdik ki, ne kötü idi uyarılanların yağmuru!
29/ el-Ankebût -26- Bunun üzerine ona sadece Lût îmân etti. (İbrâhîm) de dedi ki: "Ben Rabbime hicret edeceğim. Şüphe yok ki O çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir."
28- Lût'u da gönderdik. O kavmine demişti ki: "Gerçekten siz, daha önce hiçbir kavmin yapmadığı bir hayâsızlığı yapıyorsunuz!"
29- "(Bu ilâhî îkâzdan sonra) siz, ille de erkeklere yaklaşacak, yol kesecek ve toplantılarınızda edepsizlik mi yapacak sınız?" Kavminin cevâbı ise, şöyle demelerinden ibâret oldu: "Doğru söyleyenlerden isen ALLÂH'ın azabını getir bize!"
30- (Lût:) "Ey Rabbim! Şu fesatçılar gürûhuna karşı bana yardım eyle" dedi.
31- Elçilerimiz İbrâhîm'e (iki oğul vereceğimize dâir) müjdeyi getirdiklerinde şöyle dediler: "Biz bu memleket halkını helâk edeceğiz. Çünkü oranın halkı zalim kimselerdir."
32- (İbrâhîm) dedi ki: "Ama orada Lût var!" Şöyle cevap verdiler: "Biz orada kimlerin bulunduğunu çok iyi biliyoruz. Onu ve ailesini elbette kurtaracağız. Yalnız karısı müstesnâ; o geride (azabda) kalacaklar arasındadır. "
33- Elçilerimiz Lût'a gelince, onlar hakkında tasalandı. Ve onlar(ı düşünmesi) sebebiyle tâkatten düştü. O'na: "Korkma, tasalanma! Çünkü Biz seni de, aileni de kurtaracağız. Yalnız (azabda) kalacaklar arasında bulunan karın müstesnâ" dediler.
34- "Biz şüphesiz bu memleket halkının üzerine, yoldan çıkmalarına karşılık (feci) bir azab indireceğiz."(dediler).
35- Andolsun ki Biz, aklını kullanacak bir kavim için oradan apaçık bir ibret nişânesi bırakmışızdır.
37/ es-Sâffât -133- Şüphesiz Lût da gönderilen Peygamberlerdendir.
134- Hani Biz onu ve ailesinin tamamını kurtarmıştık.
135- Ancak geride kalıp batanlar içinde kalan yaşlı bir kadın hariç.
136- Sonra diğerlerini helâk etmiştik.
137-138- Ve siz elbette sabahleyin ve geceleyin onlara uğrar ve üzerlerinden geçersiniz. Hâlâ akıl edip düşünmez misiniz?
38/ Sâd -12- Onlardan önce Nûh kavmi, Âd kavmi ve saltanat sahibi Firavun da yalanlamışlardı.
13- Semûd kavmi, Lût kavmi ve Eykeliler (Şu’ayb kavmi) de yalanlamışlardı. Bunlar işte o gruplardır.
14- Hepsi de gönderilen Peygamberleri yalanladılar da azabım böyle hak oldu.
50/ Kâf -13- Âd, Firavun, Lût'un kardeşleri de (yalanladılar).
51/ ez-Zâriyât -31- İbrâhîm, kendisine misâfir olarak gelen meleklere: "Acaba sizin asıl önemli işiniz nedir ey elçiler?" dedi.
32- Onlar: "Gerçekten biz günahkâr bir kavim (olan Lût kavmine) gönderildik.”
33- “Onların üzerine çamurdan pişirilmiş sert taşlar yağdıracağız.”
34- “O taşlardan her birinin haddi aşanlardan kime isâbet edeceği Rabbin katında işâretlenmiştir" dediler.
35- Nihayet Biz mü’minlerden orada bulunan kimseleri çıkardık.
36- Fakat Biz orada müslümanlardan bir ev halkından başka kimseyi de bulamadık.
37- Biz orada acı bir azabdan korkan kimseler için bir ibret nişânesi bıraktık.
53/ en-Necm -50-51- Şüphesiz O, önce gelen Âd kavmini ve Semûd kavmini helâk etti ve hiç kimseyi bırakmadı.
52- Daha önce de Nûh’un kavmini helâk etmişti. Şüphesiz onlar daha zalim ve daha azgın kimselerdi.
53-54- O, “Mu’tefike”yi (*) de kaldırıp yere çarpmış ve onlara örttüğü azab örtüsünü örtmüştür.
(Bkz: MU’TEFİKE)
55- O halde Rabbi’nin nimetlerinin hangisinden şüphe ediyorsun (ey insan!).
54/ el-Kamer -33- Lût kavmi de uyarıcıları yalanladı.
34-35- Şüphesiz Biz de üzerlerine taşlar savuran bir rüzgâr gönderdik. Yalnız Lût’un ailesi başka. Katımızdan bir nimet olarak bir seher vakti onları kurtardık. Şükredenleri işte böyle mükâfatlandırırız.
36- Andolsun, Lût onları Bizim şiddetli azabımızla uyardı. Fakat onlar bu uyarıları kuşkuyla karşıladılar.
37- Andolsun, onlar onun (meleklerden olan) misâfirlerinden nefislerindeki kötü arzuları tatmîn etmek istediler. Biz de onların gözlerini silme kör ettik. “Haydi azabımı ve uyarılarımı tadın!” dedik.
38- Andolsun, onlara sabahleyin erkenden kalıcı bir azab geldi.
39- “Haydi azabımı ve uyarılarımı tadın!” dedik.
66/ et-Tahrîm -10- ALLÂH, inkâr edenlere, Nûh’un karısı ile Lût’un karısını örnek gösterdi. Bu ikisi, kullarımızdan iki sâlih kişinin nikâhları altında bulunuyorlardı. Derken onlara hâinlik ettiler de kocaları, ALLÂH’ın azabından hiçbir şeyi onlardan savamadı. Onlara, “Haydi, ateşe girenlerle beraber siz de girin!” denildi.
69/ el-Hâkka -9- Firavun, ondan öncekiler ve yerle bir olan şehirler (halkı olan Lût kavmi) hep o suçu işlediler.
10- Öyle ki Rablerinin elçilerine karşı geldiler. Bunun üzerine ALLÂH da onları gittikçe artan bir azab ile yakaladı.