1- قُلْ يَا أَيُّهَا الْكَافِرُونَ “De ki: Ey kâfirler!”
Ayetteki kâfirlerden murat, Allahın iman etmeyeceğini bildiği belli kâfirlerdir.
Sebeb-i Nüzûl
Rivayete göre, Kureyş’ten bir topluluk Hz. Peygambere “ya Muhammed! Bir sene Sen bizim ilahlarımıza ibadet et, bir sene de biz Senin İlâhına ibadet edelim” demişlerdi, bu münasebetle bu sûre nazil oldu.
2- لَا أَعْبُدُ مَا تَعْبُدُونَ “Sizin tapmakta olduklarınıza ben tapmam.”
3- وَلَا أَنتُمْ عَابِدُونَ مَا أَعْبُدُ “Siz de benim ibadet ettiğime ibadet eden kimseler değilsiniz.”
4- وَلَا أَنَا عَابِدٌ مَّا عَبَدتُّمْ “Ve ben asla sizin taptıklarınıza tapacak değilim.
5- وَلَا أَنتُمْ عَابِدُونَ مَا أَعْبُدُ “Siz de benim ibadet ettiğime ibadet eden kimseler değilsiniz.”
Bu ifadelerle, Hz. Peygamber’in (asm) geçmişte onların taptığı putlara tapmadığı anlatıldığı gibi, gelecekte de onların taptıklarına tapmayacağı bildirilmiştir.
Ayette “ben şimdi veya geçmişte ibadet ettiklerinize ibadet edici değilim” ifadesine karşılık “siz de benim geçmişte ibadet ettiğime ibadet edici değilsiniz” şeklinde geçmiş zamanla söylenmesi yerine “ibadet ettiğime” şeklinde geniş zamanla getirilmesinde şöyle bir incelik vardır:
Hz. Peygamberin Peygamberlikle gönderilmesinden önce, onların puta taptığı biliniyordu, ama Hz. Peygamberin Allaha ibadeti bilinmemekteydi. Onların
taptıkları cansız putlar olduğundan, onlardan مَا “ma” ile bahsedil
mesi “Siz de benim ibadet ettiğime” derken “men” kullanılabileceği halde “ma” kullanılması, bundan muradın sıfat olmasındandır. Yani “ben bâtıla ibadet etmem, siz de hakka ibadet etmezsiniz.”
Veya böyle gelmesi, mutabakat içindir.
Bu “ma”nın masdar manası taşıdığı da söylenmiştir.
6- لَكُمْ دِينُكُمْ وَلِيَ دِينِ “Sizin dininiz size, benim dinim banadır.”
İçinde bulunduğunuz ve asla terk etmeyeceğiniz sizin dininiz size, içinde bulunduğum ve asla inkâr etmeyeceğim benim dinim ise banadır.
Ayette, bu manaya göre küfre izin veya cihaddan men olmadığından, kıtal ayetiyle bunun neshi de söz konusu olamaz.
Ancak ayetten muradın her iki tarafın birbiriyle mütareke yapması ve her iki tarafın da diğer tarafın dinini ikrar etmesi olduğu söylenirse, o zaman nesih söz konusu olur.
“Sizin dininiz size, benim dinim banadır” derken, “din” kelimesinden murat
-Hesap,
-Ceza,
-Dua,
-İbadet olabilir.
Hz. Peygamberden şöyle rivayet edilir: “Kim Kâfirun sûresini okusa, sanki Kur’anın dörtte birini okumuş olur. Asî şeytanlar ondan uzaklaşır ve şirkten berî olur.”[1>
[1> Kur’an-ı Kerîmin dört temel esası vardır: Tevhid, nübüvvet, haşir ve adalet. Bu sure, tek Allaha ibadeti gayet kuvvetli ifadelerle anlattığından, bunun gereğini yerine getiren Kur’anın dört temel esasından birini yerine getirmiş olur. Kafirlere “Sizin tapmakta olduklarınıza ben tapmam” diyebilen birisi şeytanı da kovmuş olur. Çünkü şeytanın en büyük gayreti, insanları Allahtan başkasına veya başkalarına kul ve köle yapabilmektir.