403. DERS (Tekasür Suresi)

1- أَلْهَاكُمُ التَّكَاثُرُ “Çoklukla övünmek sizi oyaladı.”

 

2- حَتَّى زُرْتُمُ الْمَقَابِرَ “Öyle ki kabirleri ziyaret ettiniz.”

Hayatta olanları saymayı bitirdiğinizde kabirlerde olanları saymaya başladınız, ölülerinizin daha fazla olmasıyla övündünüz.

Sebeb-i Nüzûl

Rivayete göre Abdi Menaf oğullarıyla Sehm oğulları sayıca çokluk hususunda yarışmışlardı da Abdi Menaf oğulları daha fazla çıkmıştı. Bunun üzerine Sehm oğulları ölülerin de sayılmasını istedi, bu defa da Sehm oğulları sayıca fazla çıktı.

Denildi ki: Ayetin manası şöyle de olabilir: “Mal ve evladın çokluğuyla övünmek sizi öyle oyaladı ki, ölüme ve kabre konuluncaya kadar hayatınız böyle geçti. Sizin için çok daha önemli olan ahiret için çalışmak varken, siz dünyayı talep ederek ömürlerinizi zayi ettiniz.”

Bu manaya göre kabirleri ziyaretten murat, ölüm olur.

 

3- كَلَّا “Hayır!”

“Kellâ” ifadesi “hayır, asla” demektir. Onları böyle yapmaktan sakındırır ve akıllı kimsenin bütün himmetinin ve çoğu çalışmasının sırf dünya olmaması gerektiğine uyarıda bulunur. Çünkü böyle yapmanın akıbeti, vebâl ve pişmanlıktır.

سَوْفَ تَعْلَمُونَ “Hayır! İlerde bileceksiniz.”

Diğer âlemde, bu dünyanın ötesinde neler olduğunu gözlerinizle gördüğünüzde, görüşünüzün hatasını bileceksiniz.

İlerde bileceksiniz” ifadesi, onların korkmaları ve gafletlerinden uyanmaları için bir uyarıdır.

 

4- ثُمَّ كَلَّا سَوْفَ تَعْلَمُونَ “Sonra hayır! İlerde bileceksiniz.”

Aynı cümlenin tekrarı te’kid içindir. Bu ikinci cümlede, birincide olmayan “sonra” ifadesi, bunun birinciden daha etkili olduğuna delalet eder.

Veya birinci “ilerde bileceksiniz” ifadesi ölüm anı veya kabre bakar, ikinci “sonra ilerde bileceksiniz” ifadesi ise yeniden diriltilme zamanına bakar.

 

5- كَلَّا “Hayır!”

لَوْ تَعْلَمُونَ عِلْمَ الْيَقِينِ “Şayet ilme’l- yakin ile bilseniz…”

Şayet, yakînen bildiğiniz şeyler gibi, önünüzde neler olduğunu ilme’l-yakîn ile bilseydiniz, bu bilgi sizi başka şeylerle meşgul olmaktan alıkordu.

Veya böyle bir bilgiye ulaşsaydınız, vasfedilmez ve künhüne erilmez şeyler yapardınız.

Kella, şayet ilmel-yakin ile bilseniz…” denilip bunun cevabının söylenmemesi, azameti ifade eder.

 

6- لَتَرَوُنَّ الْجَحِيمَ “Elbette cehennemi göreceksiniz.”

 

7- ثُمَّ لَتَرَوُنَّهَا عَيْنَ الْيَقِينِ “Sonra, yemin olsun ki, onu ayne’l- yakin göreceksiniz.”

“Onu göreceksiniz” ifadesinin tekrarı, te’kid içindir.

Veya birinci “göreceksiniz” ifadesi cehennemi uzaktan görmeleri, ikinci “göreceksiniz” ifadesi ise içine girmeleridir.

Veya birinciden murat bilmek, ikinciden murat ise görmektir.

Ayne’l-yakîn, göz ile görerek bilmektir, bu yakînin kendisidir. Çünkü müşahede ile bilmek, yakîn mertebelerinin en yükseğidir.

 

8- ثُمَّ لَتُسْأَلُنَّ يَوْمَئِذٍ “Sonra, yemin olsun ki, o gün her nimetten sorulacaksınız.”

Sonra sizi alıkoyan nimetlerden muhakkak ve muhakkak hesaba çekileceksiniz.

Ayetteki hitap, dünyası dinine engel olan herkesi içine alır.

Ayette insanın suale tâbi olduğu bildirilen nimetler, onu Allahı anmaktan alıkoyan nimetlerdir. Bunun böyle olduğu karine ile ve “De ki: “Allah’ın kulları için çıkardığı zînetleri ve tertemiz rızıkları kim haram kılar?” (A’raf, 32) ve “Ey peygamberler! Temiz ve helal olan şeylerden yiyin ve salih amel işleyin.” (Mü’minun, 51) gibi ayetlerle bilinir.

Denildi ki: Herkes, kendisine verilen her nimetten suale tâbi olacaktır.

Denildi ki: Ayet, kâfirlere yöneliktir.

Hz. Peygamber şöyle buyurur:

“Her kim Tekasür sûresini okusa, Allah onu dünya hayatında verdiği nimetlerden dolayı hesaba çekmez ve ona bin ayet okumuş gibi mükâfat verir.”

 

 

Yazar:
Prof.Dr. Şadi Eren
Kategorisi:
102. Tekasür
Gönderi tarihi: 17-04-2014
2,130 kez okundu
Bu Kategorideki Diğer Yazılar
Block title
Block content