1- أَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ صَدْرَكَ “Senin göğsünü açıp genişletmedik mi?”
Göğsüne genişlik verip de o göğsü Hakka münacatta bulunacak ve halkı Hakka davet edecek bir hâle getirmedik mi?
Hz. Peygamberin göğsüne verilen genişlik,
-Kalbine hikmet bırakılması ve cehalet darlığından kurtarılması,
-Daha önce vahye muhatap olmak o kalbe zor gelirken kolayca vahye muhatap olacak hâle getirilmesi olabilir.
Bazı rivayetlerde Hz. Peygamberin çocuk iken veya miraç günü Hz. Cebrail tarafından kalbinin çıkarılıp yıkanması, iman ve ilimle doldurulması anlatılır. Belki de bu rivayet, üstte nazara verilen manalara bir işarettir.
Ayette Hz. Peygamberin sadrına verilen inşirahın soru edatıyla ifade edilmesi, inşirahın sübutunu te’kid eder. Bundan dolayı devamında soru edatı olmaksızın Hz. Peygambere verilenler anlatıldı.
2- وَوَضَعْنَا عَنكَ وِزْرَكَ “Senden yükünü kaldırdık.”
3- الَّذِي أَنقَضَ ظَهْرَكَ “O senin sırtını ezen yükü.”
Ayetten murat,
-Hz. Peygamberin nübüvvet öncesi kendisine ağır gelen durumlar,
-Veya hikmet ve hükümleri bilmemesi,
-Ne yapacağını bilmemesi,
-Vahyi almakta çektiği zahmet,
-Kavminin dalaletini görüp, onları irşattan aciz olması,
-Veya onları imana davet ettiğinde küfürde ısrarları ve O’na eziyet etmede taşkın halleri olabilir.
4- وَرَفَعْنَا لَكَ ذِكْرَكَ “Ve Senin şanını yücelttik.”
Nübüvvetle ve nübüvvet dışında özel nimetlerle Senin şanını yücelttik.
Cenab-ı Hakkın kelime-i şehadette kendi ismiyle Hz. Peygamberin ismini beraber kılması,
-Ve O’na itaati kendisine itaat sayması,
-Melekleriyle beraber O’na salat etmesi ve mü’minlere de O’na salat u selamı emretmesi,
-İsmen değil lakabı ve ünvanıyla O’na hitap etmesinden daha büyük bir şeref olabilir mi?[1>
5- فَإِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا “Demek zorlukla beraber bir kolaylık vardır.”
Göğsün daralması, sırtı çökerten ağır yükler, kavminin yoldan çıkması ve eza vermesi gibi zorluklarla beraber o kalbe genişlik verilmesi, o yüklerin kaldırılması, hidayete ve tâate muvaffak kılmak gibi kolaylıklar vardır. Öyleyse, seni üzen bir hâl arız olduğunda, Allahın ferahlık vermesi hususunda ümitsizliğe düşme.
Ayette “yüsr” (kolaylık) kelimesinin elif-lâmsız gelmesi büyüklük ifade eder. Yani, “zorlukla beraber çok büyük bir kolaylık vardır.”
Ayettetahkik edatı olan إِنَّ “inne” nin yer alması, kolaylığın daima zorlukla beraber olduğunu etkili bir şekilde ifade etmek içindir. Bu edatın, beraberlik ifade eden مَعَ “maa” ile bitişik gelmesi, birbirine yakın şeylerin bitişik olması kabilindendir.
6- إِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا “Gerçekten zorlukla beraber bir kolaylık vardır.”
Bunun tekraren ifadesi te’kid içindir.
Veya yeni bir cümle olarak da ele alınabilir. Bu durumda, zorluğun peşinde gelecek ahiret sevabı gibi başka bir şey taraf-ı İlahiden vaat edilmiş olur. Mesela “Oruçlu için iki sevinç anı vardır. Bir sevinç iftar vaktinde, bir sevinç Rabbine kavuştuğunda” hadîsinde birbirinden farklı iki sevinç söz konusudur.[1>
Benzeri bir üslûbla, Hz. Peygamberin şu sözü de ikinci yüsrün (kolaylığın) farklılığını anlatır:
“Bir zorluk iki kolaylığı asla yenemez.”
Çünkü ayette geçen zorluk “el-usr” elif-lâmlıdır. İster belirlilik (ahd) isterse cins ifade etsin müteaddit değildir, belli bir zorluktur. “Yüsr” ise elif-lâmsızdır, böyle olduğundan ikinci “yüsr” ile birinci yüsr’den farklı bir mana kastedilmesi muhtemeldir.
7- فَإِذَا فَرَغْتَ فَانصَبْ “Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul.”
Öyleyse Sen, tebliğden yorulduğunda, hem saymış olduğumuz nimetlere, hem de vaatte bulunduğumuz gelecek nimetlere bir şükür olmak üzere ibadete yönel, yorul.
Denildi ki:
-Savaşı bitirdiğinde ibadette yorul.
-Namazı bitirdiğinde dua ile yorul.
8- وَإِلَى رَبِّكَ فَارْغَبْ “Ve sadece Rabbine yönel.”
Sadece ve sadece Rabbinden iste, başkasından isteme. Çünkü, Senin isteklerini vermeye kâdir olan ancak O’dur.
Hz. Peygamber şöyle buyurur:
“İnşirah sûresini okuyan kimse, sanki ben gamlı iken bana gelmiş de, gelişi beni gamdan kurtarmış gibi olur.”
[1> Cenab-ı Hak diğer peygamberlere “ey Nûh”, “ey Musa” şeklinde ismen hitap ederken, Hz. Peygambere “ey nebi” ve “ey rasûl” şeklinde ünvanıyla hitap etmiştir. Kur’anda Al-i İmran 144, Ahzab 40, Muhammed 2 ve Fetih 29. ayetlerde geçen “Muhammed” ifadesi ise, hitap tarzında olmayıp gıyabi olarak anlatmaktır.
[2> Yani her iki sevinç, birbirinden farklıdır. Onun gibi, ayette iki defa geçen “kolaylık” da ayrı ayrı olması gerekir.