*Sözlükte; “aklı bozuk, deli, cin tutmuş” gibi anlamlara gelen mecnûn, bir fıkıh terimi olarak, ehliyet arızalarından cinnet geçiren kimse demektir. (Diyânet)
*Mecnûn (a.s.cinn’den.c:mecânin); cin tutmuş, çıldırmış, deli, divâne, delice seven, tutkun.
81/ et-Tekvîr -22- Arkadaşınız (Muhammed) mecnûn değildir.
-Efendimiz -aleyhisselâm- Hıra dağından inip eve geldi. Hazreti Hatice-Ya Ebe-l Kasım nerede idin? Ben seni aramak için adamlar gönderdim. Hıra’dan Mekke’ye kadar seni arayıp döndüler, dedi.
Efendimiz -aleyhisselâm- ;Ey Hatice, Ben birtakım ışıklar görüyor, sesler işitiyorum. Vallâhi bu putlardan ve kâhinlerden nefret ettiğim kadar hiçbir şeyden nefret etmem. Ben bir Kâhin veya Şâir olacağım, bana cinler musallat olacak diye korkuyorum, dedi.
Hazreti Hatice; Ey Amcamınoğlu! Ey Abdullâh’ın oğlu! Sen böyle söyleme. Seni bunlardan Allâh esirgesin. Ey Kasım’ın babası! Allâh seni hiçbir zaman böyle yapmayacak. Sana cinleri de uğratmayacaktır. Ben biliyorumki sen sözün doğrusunu söylersin. Emanete riayet edersin. Akrabalarla ilgilenirsin. Güzel ve iyi ahlâklısın. Akrâbana bakarsın. İşini görmekten âciz olanların yüklerini taşırsın. Yoksula kimsenin vermediğini verir, kazandıramadığını kazandırırsın. Misâfirleri ağırlarsın. Uğradıkları musîbet ve felâketlerde halka yardım edersin.” (M.Âsım Köksal / İslâm Tarihi)