CENNETLİKLER

2/ EL-BAKARA -25- İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine âit olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında: "Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir" derler ve o rızık birbirinin benzeri olmak üzere, kendilerine sunulacak. Orada çok temiz zevceler de onların. Hem onlar orada ebedî kalacaklar.
3/ ÂL-İ İMRÂN -107- Yüzleri ağaranlara gelince, (onlar) ALLÂH'ın rahmeti içindedirler. Onlar orada ebedî kalacaklardır.
4/ EN-NİSÂ -57- Îmân edip sâlih ameller işleyenleri ise, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Orada ebedî olarak kalacaklar. Onlara orada tertemiz eşler vardır. Onları, koyu gölgeler altında bulunduracağız.
7/ EL-A'RÂF -42- Îmân edenler ve iyi amellerde bulunanlar işte onlar cennet ehlidir ve orada ebedî olarak kalacaklardır.
43- Orada kalblerinde bulunan kîni çıkarıp atarız. Onların altlarından ırmaklar akar. "Bizi buna erdiren ALLÂH'a hamdolsun. Eğer ALLÂH bizi doğru yola sevk etmeseydi biz doğru yola erişemezdik. Şüphesiz Rabbimizin Peygamberleri bize gerçeği getirmişler." derler. Onlara şöyle seslenilir: "İşte size cennet! Yaptıklarınıza karşılık buna vâris oldunuz".
44- Cennet ehli, cehennem ehline: "Rabbimizin bize vaad ettiğini gerçek bulduk. Siz de Rabbinizin size vaad ettiğini gerçek buldunuz mu?" diye seslenirler. Onlar da "evet" derler. Bunun üzerine aralarında bir çağırıcı şöyle seslenir: "ALLÂH'ın lâneti zâlimler üzerine olsun!
45- Onlar, ALLÂH'ın yolundan men' ederler ve onu eğriltmek isterler, âhireti de inkâr ederlerdi".
46- Cennetliklerle cehennemlikler arasında bir perde vardır. A'raf üzerinde de, her iki taraftakileri sîmâlarından tanıyan kişiler vardır. Bunlar cennetliklere: "selâm olsun size" diye seslenirler. Bunlar henüz cennete girmemiş, fakat girmeyi arzu eden kimselerdir?
47- Gözleri cehennemlikler tarafına çevrilince de :"Rabbimiz! Bizi zâlim toplulukla berâber eyleme!" derler.
48- A'raf'takiler yüzlerinden tanıdıkları kişilere seslenerek şöyle derler: "Ne topluluğunuz, ne de büyüklük taslamanız, size hiç bir yarar sağlamadı".
49- "ALLÂH onları hiç bir rahmete erdirmeyecek, diye yemîn ettiğiniz kimseler bunlar mıydı?" (Cennetliklere dönerek): "Girin cennete, artık size ne korku vardır, ne de siz üzüleceksiniz" derler.
9/ ET-TEVBE -20- Îmân edip de hicret edip, mallarıyla, canlarıyla ALLÂH yolunda cihâd edenler, ALLÂH katında en büyük dereceye sâhibtirler. İşte bunlar murâda ermiş olan mutlu kullardır.
21- Rab'leri, onları kendi katından bir rahmet, bir rızâ ve bir cennetle müjdeler ki o cennette onlar için bitmez tükenmez ni'metler vardır.
22- Onlar orada ebedî kalırlar. Çünkü en büyük mükâfat ALLÂH katındadır.
10/ YÛNUS -9- Hiç şüphesiz îmân edip sâlih ameller işleyenleri, îmânlarından dolayı Rableri hidâyete erdirir. Naîm cennetlerinde altlarından ırmaklar akar durur.
10- Onların oradaki duâları: "ALLÂHım, Sen yücelerden yücesin"; sağlık dilekleri "selâm", duâlarının sonu da "Âlemlerin Rabbi ALLÂH'a hamdolsun." diye şükretmek olacaktır.
16- De ki, "Eğer ALLÂH dileseydi ben onu size okumazdım. O da onu hiçbir şekilde size bildirmezdi. Bilirsiniz ki, ben sizin içinizde bundan önce yıllarca bulundum. Siz hâlâ aklınızı başınıza toplamayacak mısınız?"
11/ HÛD -108- Mutlu olanlar ise cennettedirler. Orada gökler ve yer durdukça duracaklar, ancak Rabbinin diledikleri başka. (Bu) ardı arası kesilmeyen bir ihsân olacak.
13/ EL-RA'D -19- Şimdi Rabbinden sana indirilenin gerçekten hakk olduğunu bilen bir kimse, kör olan bir kimse gibi olur mu? Fakat bunu ancak üstün akıllı ve temiz vicdanlı kimseler idrâk ederler.
20- Onlar ki, ALLÂH'ın ahdini yerine getirirler ve antlaşmayı bozmazlar.
21- Ve onlar ki, ALLÂH'ın riâyet edilmesini emrettiği şeye riâyet ederler ve Rablerine saygı gösterirler ve hesâbın kötülüğünden korkarlar.
22- Rablerinin rızâsını kazanmak arzusuyla sabrederler ve namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açıkça ALLÂH yolunda harcarlar ve çirkinlikleri güzelliklerle yok ederler. İşte bunlar, bu hayâtın âkıbeti kendilerinin olacak olanlardır.
23- Adn cennetlerine girecekler, atalarından, eşlerinden ve zürriyyetlerinden sâlih olanlarla birlikte olacaklar. Melekler de her kapıdan yanlarına girip şöyle diyecekler:
24- "Sabrettiğiniz için size selâm olsun. Âhiret yurdu ne de güzeldir!"
14/ İBRÂHÎM -23- Îmân edip sâlih ameller işleyenler ise, Rablerinin izniyle içinde sürekli kalacakları ve içinden ırmaklar akan cennetlere konulurlar. Oradaki dirlik temennîleri "selâm!"dır.
18/ EL-KEHF -30- Îmân edip de güzel davranışlarda bulunanlar var ya, şüphe yok ki biz öyle güzel işler yapanların mükâfatını zâyi' etmeyiz.
31- İşte onlara Adn cennetleri vardır; altlarından ırmaklar akar, orada altın bileziklerle süslenecekler, ince ve kalın ipekliden yeşil elbiseler giyerek koltuklar üzerine dayanıp kurulacaklar. O ne güzel karşılık ve ne güzel kalma yeri!
19/ MERYEM -60- Fakat tevbe edip îmân eden ve sâlih amel işleyen bunun dışındadır. Bunlar cennete girecekler ve hiçbir haksızlığa uğratılmayacaklardır.
61- O cennet, Rahmân (olan ALLÂH)ın kullarına görmedikleri hâlde vaad ettiği "Adn" cennetleridir. Şüphesiz O'nun vaad'i mutlaka yerini bulacaktır.
62- Onlar orada boş bir söz işitmezler. Ancak "Selâm" işitirler. Orada sabah akşam rızıkları da hazırdır.
63- İşte kullarımızdan takvâ sâhibi olanlara vereceğimiz cennet budur.
22/ EL-HACC -23- Şüphesiz ALLÂH îmân edip yararlı iş işleyenleri, altından ırmaklar akan cennetlere koyacak, orada altın bilezikler ve inciler takınacaklar. Oradaki elbiseleri de ipektendir.
24- Hem sözün güzelini işitecek duruma ulaştırılmışlar, hem de övülmeye lâyık (olan ALLÂH'ın) yoluna eriştirilmişlerdir.
25/ EL-FURKÂN -75- İşte onlar, sabretmelerine karşılık cennetin en yüksek makamları ile mükâfatlandırılacaklar, orada hürmet ve selâmla karşılanacaklardır.
76- Orada ebedî kalacaklar, orası ne güzel bir konak ve ne güzel bir makamdır.
28/ EL-KASAS -83- İşte âhiret yurdu! Biz onu yeryüzünde böbürlenmeyi ve bozgunculuğu arzulamayan kimselere veririz. (En güzel) âkıbet, takvâ sâhiblerinindir.
35/ FÂTIR -32- Sonra Biz, o kitâbı kullarımızdan seçtiğimiz kimselere (Muhammed'in ümmetine) mîras olarak verdik. Onlardan kendine zulmedenler vardır. Onlardan ortada olanlar vardır. Yine onlardan ALLÂH'ın izniyle hayırlı işlerde öne geçenler vardır. İşte bu büyük lütuftur.
33- Onlar, Adn cennetlerine girerler. Orada altın bilezikler ve incilerle süslenirler. Oradaki elbiseleri de ipektir.
34- Şöyle derler: 'Hamd, bizden hüznü gideren ALLÂH'a mahsûstur. Şüphesiz Rabbimiz çok bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir.'
35- 'O, lütfuyla bizi kalınacak yurda yerleştirendir. Bize orada bir yorgunluk dokunmaz. Bize orada usanç da gelmez.'
36/ YÂSİN -55- Gerçekten cennetlik olanlar bugün bir meşguliyyet içinde zevk etmektedirler.
56- Kendileri ve eşleri gölgelerde koltuklar üzerine kurulmuşlardır.
57- Onlara orada bir meyve vardır. İsteyecekleri her şey onlarındır.
58- (Onlara) Rahîm olan Rab'den "selâm" sözü vardır.
59- Ey günâhkârlar! Bugün siz bir tarafa ayrılın.
37/ ES-SÂFFÂT -40- Sâdece ALLÂH'ın ihlâslı kulları müstesnâdır.
41- İşte onlar için belli bir rızık vardır.
42-43- Meyveler (vardır), Naîm cennetlerinde onlara hep ikrâm edilir.
44- (Onlar) Karşılıklı tahtlar üzerindedirler.
45-46- İçenlere lezzet veren, pınardan doldurulmuş bembeyaz bir kadehle onların etrâfında dolaşılır.
47- Onda ne bir zararlı sonuç vardır, ne de sarhoşluk verir.
48- Yanlarında iri gözlü, bakışlarını kocalarından başkalarına çevirmeyen hanımlar vardır.
49- Sanki onlar örtülüp saklanmış yumurta gibidirler.
38/ SÂD -49- İşte bu bir öğüttür. Şüphesiz korunan müttakîler için herhâlde güzel bir istikbâl (güzel bir dönüş yeri) vardır.
50- Bütün kapıları kendilerine açılmış olan Adn cennetleri vardır.
51- İçlerine kurularak orada birçok yemişle, bambaşka bir içecek isteyeceklerdir.
41/ FUSSİLET -30- "Rabbimiz ALLÂH'dır" deyip, sonra da doğrulukta devâm edenlere gelince, onların üzerine melekler iner ve derler ki: "Korkmayın, üzülmeyin, size vaad edilen cennetle sevinin."
31- "Biz dünyâ hayâtında da, âhirette de sizin dostlarınızız. Cennette sizin için canınızın çektiği ve istediğiniz her şey vardır."
32- Bunlar çok bağışlayıcı ve çok merhametli olan ALLÂH tarafından bir ağırlamadır.
42/ EŞ-ŞÛRÂ -20- Her kim âhiret kazancını isterse, Biz onun kazancını artırırız, her kim de dünyâ kazancını isterse ona da ondan veririz, ama onun âhirette hiçbir nasîbi yoktur.
43/ EZ-ZUHRUF -67- O gün ALLÂH'dan korkanlar hâric dost olanlar birbirlerine düşmandırlar.
68-69- ALLÂH, takvâ sâhiblerine şöyle nidâ eder: "Ey âyetlerimize imân edip müslüman olan kullarım! Bugün size hiçbir korku yoktur ve siz üzülmeyeceksiniz.
70- Siz ve eşleriniz cennete girin. Orada ağırlanıp sevindirileceksiniz."
71- Onların etrâfında yiyecek ve içecekler altın tepsiler ve kadehlerle dolaştırılır. Orada canların çektiği ve gözlerin hoşlandığı herşey vardır. Siz orada ebedî olarak kalacaksınız.
72- İşte yaptıklarınıza karşılık size mîras verilen cennet budur.
73- Orada sizin için bol bol meyveler vardır. Onlardan yersiniz.
44/ ED-DUHÂN -51- ALLÂH'a karşı gelmekten sakınanlar ise güvenli bir yerdedirler.
52- Bahçelerde ve pınar başlarındadırlar.
53- Onlar ince ipekten ve parlak atlastan elbiseler giyerek karşılıklı olarak otururlar.
54- İşte böyle, Biz onları ayrıca iri siyâh gözlü hurilerle evlendiririz.
55- Onlar orada güven içinde her çeşit meyveyi isteyebilirler.
56- Onlar orada ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar. ALLÂH onları cehennem azâbından korumuştur.
57- (Bunların hepsi) Rabbinden bir lûtuf olarak (verilmiştir.) İşte büyük kurtuluş budur.
46/ EL-AHKÂF -13- "Gerçekten Rabbimiz ALLÂH'dır." deyip, sonra da dosdoğru olanlara gelince onlar için hiçbir korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
14- İşte onlar cennetlikdirler, yaptıklarına karşılık orada ebedî olarak kalacaklardır.
50/ KÂF -31- Cennet de kötülükten sakınanlara yaklaştırılır. Zâten uzak değildir.
32-33- Onlara denir ki: "İşte size vaad edilen bu cennet, ALLÂH'a yönelen, O'nun emirlerine riâyet eden, görmediği hâlde Rahmân olan ALLÂH'dan korkan ve O'na yönelen bir kalple gelenlere mahsûstur.
34- "Şimdi selâm ve selâmetle oraya girin. İşte sonsuzluk günü budur."
35- Orada onlara ne isterlerse vardır. Katımızda daha fazlası da vardır.
51/ EZ-ZÂRİYÂT -15-16- Şüphesiz ki takvâ sâhibleri Rablerinin kendilerine verdiği sevâbı almış olarak cennet bahçelerinde ve pınar başlarında bulunacaklardır. Çünkü onlar bundan önce iyilik yapıyorlardı.
17- Onlar geceleyin pek az uyurlardı.
18- Onlar seher vakitlerinde ALLÂH'dan bağışlanma dilerlerdi.
19- Onların mallarında isteyen ve istemeyen yoksullar için bir hak vardı.
52/ ET-TÛR -17- Şüphesiz (günâhlardan) korunanlar da cennetlerde, ni'metler içindedirler.
18-Rablerinin kendilerine verdiği ile zevk ü sefâ sürerler. Rableri onları, cehennem azâbından korumuştur.
19- (Onlara): "Yaptıklarınıza karşılık âfiyetle yeyin, için" (denilir.)
20- Sıra sıra dizilmiş koltuklara yaslanırlar. Ayrıca Biz onları ceylan gözlü hûrilerle evlendirdik.
21- Îmân edip zürriyyetleri de îmân ile kendilerine tâbi olanlar (yok mu?); işte Biz, onların nesillerini de kendilerine kattık. Kendilerinin amellerinden birşey de eksiltmedik. Herkes kendi kazandığına bağlıdır.
22- Onlara canlarının istediği meyvalar ve etlerden bol bol verdik.
23- Orada bir kadeh kapışırlar ki, onda ne bir saçmalama vardır, ne de günâha sokma.
24- Kendilerine âit bir takım hizmetçiler de onların etrâfında dönerler. Bu gençler sanki sedefleri içine gizlenmiş inci gibidirler.
25- Birbirlerine yönelip soruyorlar.
26- Ve diyorlar ki: "Gerçekte biz daha önce (dünyâ hayâtında) âilemiz içinde (âkıbetimizden) korkardık".
27- "ALLÂH bize lûtfetti de bizi (vücûdun) içine işleyen (kavurucu) azâbdan korudu."
28- "Gerçekten biz bundan önce O'na yalvarıyorduk. Çünkü iyilik eden, esirgeyen ancak O'dur."
56/ EL-VÂKI'A -10- Önde olanlar (var ya), onlar öncüdürler.
11- İşte o yaklaştırılanlar,
12- Ni'met cennetlerindedirler.
13- Çoğu önceki ümmetlerden,
14- Birâzı da sonrakilerden.
15- (Onlar) cevherlerle işlenmiş tahtlar üzerindedirler.
16- Karşılıklı olarak onların üzerinde yaslanırlar.
17- Çevrelerinde, ölümsüzlüğe ulaşmış gençler dolaşırlar.
18- Kaynağından doldurulmuş, testiler, ibrikler ve kadehlerle.
19- Ondan ne başları ağrıtılır, ne de akılları giderilir.
20- Beğendikleri meyvalar,
21- Canlarının çektiği kuş etleri,
22- İri gözlü hûriler,
23- Saklı inciler gibi,
24- Yaptıklarına karşılık olarak verilir.
25- Orada boş bir söz ve günâha sokan bir laf işitmezler.
26- Duydukları söz, yalnız "selâm", "selâm" dır.
27- Sağın adamları, nedir o sağın adamları!
28- Dalbastı kirazlar,
29- Meyva dizili muzlar,
30- Uzamış gölgeler,
31- Fışkıran sular.
32- Pek çok meyva arasında,
33- Tükenmeyen ve yasaklanmayan
34- Ve yükseltilmiş döşekler üstündedirler.
35- Biz kadınları yeniden inşâ ettik (yarattık).
36- Onları bâkireler yaptık.
37- Hep yaşıt sevgililer,
38- Sağın adamları içindir.
39- Bir çoğu öncekilerdendir.
40- Bir çoğu da sonrakilerdendir.
59/ EL-HAŞR -20- Cehennem ehli ile cennet ehli bir olmaz. Cennet ehli kurtularak isteklerine erişenlerdir.
68/ EL-KALEM -34- Kuşkusuz korunanlar için de, Rableri katında ni'metleri bol bahçeler vardır.
35- Öyle ya, teslîmiyyet gösterenleri suçlular gibi tutar mıyız hiç?
69/ EL-HÂKKA -19- Kitâbı sağından verilen, "alın okuyun kitâbımı.."
20- "Çünkü ben hesâbıma kavuşacağımı sezmiştim" der.
21- Artık o hoşnûd bir hayattadır.
22- Yüksek bir cennettedir.
23- Ki o cennetin meyveleri sarkmıştır.
24- "Geçmiş günlerde yaptığınız işlerden ötürü âfiyetle yeyin, için." (denir).
76/ EL-İNSÂN -5- Kuşkusuz iyiler de karışımı kâfûr olan dolgun bir kadehten içerler.
6- Bir kaynak ki ondan ALLÂH'ın kulları içerler, güzel yollar açarak akıtırlar onu.
7- O kullar adaklarını yerine getirirler ve fenâlığı salgın (olan) bir günden korkarlar.
8- Düşküne, yetîme ve esîre seve seve yemek yedirirler.
9- "Size sırf ALLÂH rızâsı için yemek yediriyoruz. Sizden ne bir karşılık, ne de bir teşekkür bekliyoruz."
10- "Biz sert ve belâlı bir günde Rabbimizden korkarız." derler.
11- ALLÂH da onları o günün fenâlığından korur, yüzlerine parlaklık, gönüllerine sevinç verir.
12- Sabırlarına karşılık onlara bir cennet ve ipekten elbiseler verir.
13- Orada donatılmış koltuklar üzerine dayanmışlardır: Orada ne yakıcı güneş görürler, ne de şiddetli soğuk.
14- Üzerlerine cennet gölgeleri sarkmış, meyveleri bol bol önlerine konmuştur.
15- Yanlarında gümüşten kaplar, billûr kupalar dolaştırılır.
16- Gümüşten öyle kadehler ki onları türlü türlü biçimlere koymuşlardır.
17- Onlara orada bir dolu kadeh sunulur ki, karışımı zencefil'dir.
18- Bu orada bir pınardır ki, adına "selsebil" derler.
19- Etrâflarında ölümsüz hizmetçiler dolaşır, onları görünce saçılmış inciler sanırsın.
20- Orada nereye baksan bir ni'met ve pek büyük bir mülk görürsün.
21- Üstlerinde zarîf ve yeşil, kalın ipekten bir elbise vardır. Gümüş bileziklerle süslenmişlerdir. Rableri onlara temiz bir içecek içirmiştir.
22- (Onlara şöyle denir): "İşte bu sizin bir mükâfatınızdı. Gayretiniz karşılığını bulmuştur."
77/ EL-MÜRSELÂT -41- Kuşkusuz takvâ sâhibleri gölgeler altında ve pınar başlarındadır.
42- Canlarının çektiğinden türlü meyveler arasındadırlar.
43- (Onlara): "Yaptıklarınıza karşılık âfiyetle yiyin, için" (denir).
44- İşte biz güzel amel işleyenleri böyle mükâfatlandırırız.
78/ EN-NEBE'-31- Kuşkusuz takvâ sâhibleri için bir kurtuluş var.
32- Bahçeler var, bağlar var.
33- Göğüsleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar var.
34- Dopdolu kadehler var.
35- Orada ne boş bir söz işitirler, ne de bir yalan.
36- (Bunlar) Rabbinden yeterli bir bağış olarak (verilir).
79/ EN-NÂZİ'ÂT -40- Kim de Rabbinin divânında durmaktan korkmuş, nefsini boş heveslerden men'etmiş ise,
41- Kuşkusuz onun varacağı yer cennettir.
83/ EL-MUTAFFİFÎN -23- Tahtlar üzerinde etrâfa bakarlar.
24- Yüzlerinde ni'met ve mutluluğun sevincini görürsün.
25- Onlara damgalı saf bir içecek sunulur.
26- Onun sonu misk'tir. İşte ona imrensin artık imrenenler.
27- Karışımı Tesnim'dendir (en üstün cennet şarabındandır).
28- ALLÂH'a yakın olanların içecekleri bir kaynaktır o.
34- İşte bugün de inananlar kâfirlere gülecek.
35- Koltuklar üzerinde etrâfa bakacaklar.
88/ EL-ĞÂŞİYE -8- Yüzler de var ki, o gün ni'metle mutludur.
9- Yaptığından hoşnûddur.
10- Yüksek bir cennettedir.
11- Orada boş bir söz işitmez.
12- Orada akan bir kaynak,
13- Yükseltilmiş divânlar,
14- Konulmuş kadehler,
15- Dizilmiş koltuklar, yastıklar,
16- Serilmiş halılar vardır.
101/ EL-KÂRİ'A -6-7- O gün kimin tartıları ağır basarsa o, hoşnûd olacağı bir hayât içindedir.

Yazar:
Kuranikerim.org
Kategorisi:
C - Ç
Gönderi tarihi: 18-11-2008
3,606 kez okundu
Block title
Block content