KUR’ÂN-I KERÎM NASIL DERLENMİŞTİR

Vahiy gelmeye başladığında Peygamberimiz -sallâllâhüaleyhivesellem- oldukça zor ve dayanılması güç anlar geçirdi. “Hakikat Biz sana ağır bir söz vahyedeceğiz” el-Müzemmil -5, âyet-i celîlesinin beyânı vechîle kendisini sıkıntı basardı. Soğuk günlerde bile çok fazla terlerdi, deve üzerinde vahiy geldiğinde buna dayanamaz, hemen yere çökerdi. Vahyin gelişi anında bilincini kaybetmez, hemen sonra nüzûl olan âyet ya da sûreyi görevlendirdiği vahiy kâtiplerine yazdırırdı. Bunları dinleyenler de ezberlerlerdi. Bir âyet geldiğinde, onun hangi sûrede, hangi âyetten sonra olması gerektiğini belirtir, vahiy kâtipleride onu oraya ilâve ederlerdi. Bu yazım işinde, El-Askalani’ye göre 40’a yakın sahâbi görev almıştır. İbn-u İshâk’ın siyer kitabındaki beyânı vechîle; Kur’ân’dan ne zaman bir parça nâzil olsa Resûlullah -sallâllâhüaleyhivesellem- bunu önce erkeklerin iştirak ettiği bir topluluk huzûrunda okur, tebliğ eder ve sonra kadınlardan müteşekkil ayrı bir topluluğa tebliğ ederdi.

Vefâtından son dokuz veya seksen bir güne kadar vahiy nüzûl olduğu için, O                                       -sallâllâhüaleyhivesellem- hayattayken Kur’ân ciltli tek bir kitap haline getirilmemiştir. Hazreti Ebû Bekir -radıyallâhuanh-, halîfe olduktan sonra Hazreti Ömer -radıyallâhuanh-’in teşvîk ve ısrarıyla, hâfız ve vahiy kâtibi olan Zeyd Bin Sabit başkanlığında bir hey’et oluşturulmuş, Kur’ân’ı toplayıp bir kitap haline getirme görevini bu hey’ete vermiştir. Hazreti Ömer, Hazreti Osman, Hazreti Ali, İbn Kaab-radıyallâhuanh- Zeyd Bin Sabit’e büyük ölçüde yardımcı olmuştur. Oldukça titiz çalışmalar sonucunda takriben bir yıl sonra Kur’ân-ı Kerîm, ciltli bir kitap haline getirildi.

Yeni Müslüman olanların Kur’ân’ın kelimelerini değişik şekillerde okudukları haberi üzerine, Hazreti Osman-radıyallâhuanh-ın emriyle on kişilik bir hey’et oluşturulmuştur. Hazreti Ebû Bekir -radıyallâhuanh-zamanında yazılan Kur’ân-ı Kerîme bakılarak çoğaltılmış olan Mushaf, aynı zamanda sûre sıraları da Peygamberimiz -sallâllâhüaleyhivesellem-‘in emir buyurduğu vechîle düzenlenmiştir.

Hazırlanan bu yedi nüsha Medîne-i Münevvere Mescidinde herkesi mutmain kılmak için halkın huzûrunda alenen okundu ve sonra her bir nüsha (26 adet) hududları Medîne-i Münevvere’den taşıp Batı’da İspanya’nın güneyine, Doğu’da Ceyhun nehrinin ötesine Çin’e dayanmış geniş İslâm yurdunun muhtelif eyâlet merkezlerine gönderildi. Öyle emredildi ki bundan böyle Kur’ân nüshaları, mutlaka bu resmi kopyalara uygun olacak. (Hamîdullâh,M / Resûlullah Muhammed- sallâllâhüaleyhivesellem-)

Buhari Sahih’inde rivayet olunduğu vechîle Hazreti Peygamber-aleyhisselâm- henüz hayatta iken meydana gelen “Bi’ru Maune”faciasında şehid olan “ kurra’ ”sayısı 70 kadardır. Yemame’de şehid olan “kurra’ ve hafızların” sayısı ise bazı âlimler göre 450-500, bazılarına göre 700 kadardır.

Hamîdullâh’a göre Peygamberimiz-sallâllâhüaleyhivesellem- vefât ettiğinde 3.000 kişi Kur’ân’ı ezbere biliyordu. Zeyd Bin Sabit’in bir araya getirdiği Mushaf ile Peygamberimiz-sallâllâhüaleyhivesellem-‘e nüzûl olan Kur’ân arasında hiçbir fark yoktur.

 Sonuç olarak; Kur’ân’ın nüzûlünde Peygamberimiz-sallâllâhüaleyhivesellem- dâhil hiç kimsenin müdâhalesi söz konusu değildir.

69/ el-Hâkka -43-44-45-46-47- O, Rabbülâlemînden bir tenzildir. Eğer (Peygamber) Bize isnâden bazı laflar uydurmaya kalkışsaydı elbette Biz onu ondan dolayı yeminiyle yakalar (kuvvetle tutar hıncını alır)dık. Sonra da ondan vetînini (iliğini) keser atardık. O vakit hiç biriniz ona siper de olamazdınız. 

Yazar:
Kuranikerim.org
Kategorisi:
K
Gönderi tarihi: 01-04-2011
2,982 kez okundu
Block title
Block content