KÂBE-İ MUAZZAMA
-Beyt (a.i.c:büyût); mesken, hane, ev, oda, oba.
2/ el-Bakara -125- Biz tâ o zaman bu Beyt'i, insanlar için bir sevap kazanma ve bir güven yeri kıldık. Siz de Makam-ı İbrâhîm'den kendinize bir namazgâh edinin. Ayrıca İbrâhîm ile İsmâîl'e şöyle ahid verdik: "Beytimi, hem tavâf edenler için, hem ibâdete kapananlar için, hem de rükû’ ve secde edenler için tertemiz tutun!"
127- Ve ne vakit ki İbrâhîm, Beyt'in temellerini yükseltmeye başladı, İsmâîl ile birlikte şöyle duâ’ ettiler: Ey Rabbimiz, bizden kabul buyur, hiç şüphesiz işiten Sen’sin, bilen Sen’sin.
3/ Âl-i İmrân -96- Şüphesiz insanlar için kurulan ilk ma’bede, Mekke'deki çok mübârek ve bütün âlemlere hidâyet kaynağı olan Beyt (Kâbe)dir.
97- Onda apaçık deliller, İbrâhîm'in makâmı vardır. Oraya giren güvene erer. Ona bir yol bulabilenlerin Beyt'i haccetmesi ALLÂH'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse, şüphesiz ALLÂH bütün âlemlerden müstağni (kimseye muhtaç değil, her şey ona muhtaç)dır.
5/ el-Mâide -97- ALLÂH, Kâbe'yi, o saygıya layık evi, haram ay’ı, kurbanı ve (kurbanlardaki) gerdanlıkları insanlar için bir nizâm kıldı. Bu, ALLÂH'ın göklerde ve yerde olan her şeyi bildiğini ve ALLÂH'ın her şeyi hakkıyla bilici olduğunu sizin de bilmeniz içindir.
9/ et-Tevbe -19- Siz hacılara su dağıtma ve Mescid-ül Haram'ı i’mâr etme işiyle ALLÂH'a ve âhiret gününe îmân edip, ALLÂH yolunda cihad edenlerin yaptığı işi bir mi tutuyorsunuz? Bunlar ALLÂH katında eşit olamazlar. ALLÂH zalimler topluluğuna hidâyet ihsân etmez.
14/ İbrâhîm -37- "Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bir kısmını namazı dosdoğru kılmaları için, Senin Beyt-i Haram'ının yanında, ekinsiz bir vadiye yerleştirdim. Artık Sen de insanlardan bir kısmını onlara meylettir. Ve onları bazı meyvelerle rızıklandır ki şükretsinler.
17/ el-İsrâ -1- Kulu Muhammed'i geceleyin, Mescid-ül Haram'dan kendisine bazı âyetlerimizi göstermek için, etrâfını mübârek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren ALLÂH, her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir. Şüphesiz ki her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla gören O'dur.
22/ el-Hac -25- Şüphesiz inkâr edenlere, ALLÂH'ın yolundan, yerli ve yolcu bütün insanlar için eşit kılınan Mescid-ül Haram'dan alıkoyanlara ve orada zulümle yanlış yola saptırmak isteyene can yakıcı bir azab tattırırız.
26- Bir zamanlar Kâbe'nin yerini İbrâhîm'e şu şekilde hazırlamıştık: Sakın Bana hiçbir şeyi ortak koşma; tavâf edenler, orada (kıyâma) duranlar, rükû’ edenler ve secdeye varanlar için evimi tertemiz et.
29- Sonra kirlerini giderip temizlensinler. Adaklarını yerine getirsinler. Kâbe’yi tavâf etsinler.
32- Bu böyledir; kim ALLÂH'ın nişânelerine, kurbanlıklarına saygı gösterirse, şüphesiz o kalblerin takvâsındandır.
33- Sizin için onlarda belli bir süreye kadar bir takım faydalar vardır. Sonra bunlar Beyt-i atik (Kâbe) de son bulurlar.
52/ et-Tûr -1- Andolsun Tûr'a,
4- Ma'mur eve.
Kâbe-i Muazzama mescidi haramın ortasında dört köşe taştan bir oda olup 17 m yüksekliktedir. Kuzey duvarı 8,8 m, güney duvarı 7 m, doğu duvarı 11,9 m, batı duvarı 12,8 m yüksekliktedir. Doğu ve güney duvarları arasındaki köşede Hacer-ül Esved taşı vardır, yere nazaran yüksekliği bir metre’den fazladır. Kâbe’nin doğu duvarında bir kapı vardır. Kapı yerden 1,7 m yüksekliktedir, eni 1,7 m, boyu 2,7 m dir.
Kâbe’nin dört köşesine ‘Rükn’, denir. Şam’a karşı olan köşeye Rükn-ü Şâmi, Bağdat’a karşı olana Rükn-ü Irakî, Yemen tarafında olana Rükn-ü Yemâni, dördüncü köşeyede Rükn-ü Hacer-ül Esved denir.
Rüknü Irakî hizasında, yedisi mermer, diğer basamakları ağaçtan 27 basamaklı, minâre merdiveni gibi yuvarlak olan merdiven, Osmanlı Sultanlarından II. Mustafa Han tarafından yenilemiştir. 1682 senesinde Sultan I. Ahmed Han seksen bin Osmanlı altını harcayarak tâmirat yaptırmıştır. Sonra oğlu IV. Mustafa pek çok altın sarf ederek tâmir ve tezyinatta bulunmuştur. Zemzem kuyusu Mescid-ül-Haramın içinde, Hacer-ül Esved köşesi karşısında ve köşeden 8 m uzaklıkta bir odadadır. Mekke ile Medîne arası en kısa yol 335 km.dir. Mekke denizden 360 m yüksekliktedir. (Rehber Ansiklopedisi)
*MESCİD-ÜL-HARAM’IN (*) MÜŞRİKLERE KAPATILMASI
*Mekke’nin ortasında Kâbe’nin bulunduğu Cami-i Şeriftir. Halk arasında Harem-i Şerif’de denir. ‘Harem’ denmesi bu câmi’ye saygının zorunlu olması sebebiyledir. Mescid-ül-Haram ismi Kur’ân-ı Kerîm’de 15 defa zikrolunmuştur. Kâbe’nin çevresindeki revaklı kubbeli kısım Osmanlı Padişahı Sultan II.Selim zamanında inşâ edilmiştir. (Diyânet)
9/ et-Tevbe -28- Ey îmân edenler! Müşrikler bir necis (pislik) tirler. Artık bu yıldan sonra Mescid-ül Haram'a yaklaşmasınlar. Eğer yoksulluktan korkarsanız ALLÂH sizi dilediğinde lütuf ve ihsânıyla zenginleştirecektir. ALLÂH gerçekten Alîm’dir, Hakîm’dir.
(Bkz: MEKKE-İ MÜKERREME VE ALTIN ORAN)