EMÂNET

*Esâsen insanın emîn ve mutemed olması yani kendine maddî veya mânevî her hangi bir şeyin itminanı kalb ile ve korkusuz bir surette teslim olunabilir olması ve arzu edildiği zaman salimen alınabilir bir halde bulunması. (Elmalılı Tefsiri)

-Bir görüşe göre buradaki ‘emanet’ sözcüğüyle; a- kelime-i tevhid b- adâlet c- alfabe harfleri d-akıl, kasdedilmiştir. (Râgıb el-İsfehâni)

2/ el-Bakara -283- Eğer yolculuk hâlinde iseniz ve kâtip bulamazsanız, o takdirde borç karşılığına rehin alırsınız. Şâyet kiminiz kiminize i’timâd ederse, güvenilen kimse Rabbi olan ALLÂH’dan korksun da üzerindeki emaneti ödesin. Bir de şâhidliği, görüp bildiğinizi gizlemeyin. Bildiğini gizleyenin kalbi günahkâr olur. ALLÂH her ne yaparsanız bilir.

23/ el-Mü’minûn -8- O mü’minler, üzerlerindeki emanetleri gözetirler, verdikleri sözleri tam tamına tutarlar.

33/ el-Ahzâb -72- Biz emaneti göklere, yere, dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten kaçındılar. Zira sorumluluğundan korktular, ama onu insan yüklendi. İnsan (bu emanetin hakkını gözetmediğinden) cidden çok zalim, çok câhildir.

73- Bunun varacağı sonuç da, ALLÂH’ın münâfık erkekleri ve münâfık kadınları, müşrik erkek ve müşrik kadınları cezalandırması, mü’min erkek ve mü’min kadınların ise tevbelerini kabul buyurması olacaktır. ALLÂH gerçekten Ğafur’dur, Rahîm’dir (çok affedicidir, merhamet ve ihsânı boldur).

70/ el-Meâric -32- Onlar emanetlerini ve ahidlerini gözetirler.

*EMANETİ EHLİNE (*) VERMEK

*Ehl; 1-(Ehil) Yabancı olmayan, alışık olduğumuz. 2-Dost, sahip, mensup. Evlat, iyal. Kavm, müteallikat. Usta, muktedir ve becerikli anlamıyla ehil ve ehliyyet İslâmiyette önemli bir husustur. Dinimiz, bize işleri ehline vermemizi emreder. Cemiyette işler, mevki’ler, makamlar, görevler, ehline verilirse işler düzgün gider, sonuçtan herkes memnûn olur. Eğer İslâma aykırı olarak ehliyyet yerine eş, dost, adam kayırma, parti menfaati vs. bayağı, hasis düşüncelere yer verilirse ve işler ehliyetsizlere terk edilirse bundan herkes zarar görür.

4/ en-Nisâ -58- ALLÂH size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adâletle hükmetmenizi emrediyor. ALLÂH, bununla size ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz ki ALLÂH her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla görendir.

-Burada özellikle devlet memurluğunda bulunanların çok hassas davranması gerekir. Otuz kişinin yapabileceği işe yüz kişiyi almak büyük bir mânevi vebal oluşturur. Çünkü geliri sadece vergi olan devlet bu fuzûli masarifi karşılamak için vergi oran ve çeşitlerini artırmak zorunda kalacaktır. Bu da halkın hayat yükünün ağırlaşması demek olur ki zulümdür. Kezâ verilen yetkinin yerinde kullanılmaması demektir.

(Bkz: Mağrem)

*EMANETE HIYÂNET (*)

*Hıyânet; Hâinlik. Vefâsızlık. İ’timâdı kötüye kullanmak. Sözünde durmayıp oyun etmek.

8/ el-Enfâl -27- Ey îmân edenler! ALLÂH'a ve Resûl'e hâinlik etmeyiniz ki, bile bile kendi emanetlerinize hıyânet etmiş olmayasınız.

Yazar:
Kuranikerim.org
Kategorisi:
E
Gönderi tarihi: 18-11-2008
2,472 kez okundu
Block title
Block content